29 Aralık 2017 Cuma

One of Us is Lying

Kitap Adı: One of Us is Lying
Kitap Yazarı: Karen M. McManus
Yayınevi: Penguin

Sayfa Sayısı: 360
Baskı Yılı: 2017

Ben aslında kitabı İngilizce olarak okudum ama bu güzel baskısı da elime ulaşmışken fotoğrafını onunla çekeyim dedim. Birkaç gün daha beklesem Türkçesini de okuyabilirmişim ama dayanamadım. Çok merak ediyordum, ne yapayım? :D

5 öğrenci okulda bir cezaya kalıyor. Zeki öğrenci Bronwyn, güzel kız Addy, sabıkalı Nate ve sporcu Cooper. Bir de Simon var. Bir tür dedikodu uygulaması geliştirip okuldaki herkesin kirli çamaşırlarını ortaya döken Simon. 

Fakat bir şey oluyor ve Simon o sınıfta ölüyor. Bulgular bu ölümün bir kaza olmadığına işaret edince en büyük şüpheliler o anda sınıfta bulunan diğer 4 öğrenci oluyor tabii. Fakat onları cinayet şüphelisi yapan çok daha büyük bir şey var. Simon ölmeden önce dördüyle de ilgili bir yazı yazıyor fakat yayınlayamıyor. 4 öğrenciye ait 4 sır. Kimsenin bilmemesi gereken şeyler.


Biz de bu öğrenciler hakkında başlatılan soruşturma sürecini okuyoruz. Bu türe tam olarak ne denir bilmiyorum ama ben böyle kurguları okumaya bayılıyorum. İnanılmaz akıcı oluyorlar ve sizi meraktan deliye döndürüyorlar.

Doğrusunu söylemek gerekirse bu kitap kendi kulvarında ortalarda bir yerde olabilir belki. Çünkü ben bu yıl içinde çok daha iyi kitaplar okuduğumu düşünüyorum. Bu Bizim Hikayemiz, Tehlikeli Kızlar ya da Yalancılar bu türün çok sağlam örneklerinden. Ama Birimiz Yalan Söylüyor'u da okurken çok keyif aldım gerçekten. Sadece bu kitaplarda yaşamak istediğim o suratıma çarpma hissini çok veremedi belki de :D

Ben sonunu çok geç tahmin edebildim. Ben tahmin ettiğimde zaten yavaştan çözülmeye başlamıştı olaylar. Ama ben beceremem zaten böyle şeyleri :D Bu türü okumayı seviyorsanız bu kitabı da gönül rahatlığıyla önerebilirim size. Kapağı falan da çok güzel :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Seviyorum bu kurguları :D

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 5/5
Oldukça sürükleyiciydi. 

Baskı kalitesi (%5): 5/5
E-kitap :D

Güzel kapak (%5): 5/5
Kapağını seviyorum :D

Final puanı: 4,6

24 Aralık 2017 Pazar

Karanlık Sular

Kitap Adı: Karanlık Sular
Özgün Adı: Into the Water
Kitap Yazarı: Paula Hawkins
Çeviren: Aslıhan Kuzucan

Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2017

Karanlık Sular, bu yıl içinde beni en çok yoran kitaplardan biri oldu herhalde. Ben Trendeki Kız'ı sevmiştim aslında ama bu kitap tam bir fiyaskoydu benim için. Bu "benim için" ifadesini sürekli gözünüzün önünde tutun bu yorumda, çünkü bu kitap Goodreads'de 2017'nin en iyi gerilim kitabı olarak seçildi. Bu kadar insan sevdiyse bir bildikleri vardır diye düşünüyorum :D

Ama kitap benim için tam bir kaostu. Üşenmedim saydım, kitapta tam 12 karaktere ait bölümler var. Bu karakterlerden bazıları hikayeyi kendi anlatırken bazılarını ilahi bakış ile okuyoruz. Yazar bazı karakterleri zaman zaman kısaltma isimlerle anıyor, böylece "biri daha mı çıktı be" falan diye düşünüyoruz. Yetmiyor, kitaptaki zaman da değişiyor, bazen geçmişe gidiyoruz. Olay kasaba gibi bir yerde geçtiği için karakterlerden biri diğerinin kardeşi, öbürkü onunla evli, bu onun babası falan. YAHU NE BU KARMAŞA? :D 



Gerçekten bir kitabı bu kadar karışık hale getirmekle neyi hedeflemiş yazar, en ufak bir fikrim bile yok. Bu durum beni gerçekten boğdu. Ama kitabın yorumlarına baktığımda bazı insanlar bu kadar detaylı bir kurguyu sevmiş. Enteresan :D

Goodreads'de yılın en iyisi seçildiği için cidden merak ediyordum ama bir hayal kırıklığı oldu benim için. Doğrusu neden bitirdiğimi bile bilmiyorum kitabı. Tam yarım bırakmalıktı, beni kendisine bağlayan hiçbir detay yoktu. Ama inadım tuttu, bitirdim işte :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 1/5
Tek kelimeyle kaos :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 2/5
Bu kadar karışık olunca canım okumak bile istemedi :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu.  

Orijinal isim (%10): 0/5
Maalesef :D

Güzel kapak (%5): 3/5
Eh, kapak fena değil. 

Final puanı: 1,65

22 Aralık 2017 Cuma

Son ve Ötesi

Kitap Adı: Son ve Ötesi
Özgün Adı: More Than This
Kitap Yazarı: Patrick Ness
Çeviren: Aslı Dağlı

Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 444
Baskı Yılı: 2017

Sonunda bu kitaba yorum girebiliyorum. Çok heyecanlıyım çünkü Son ve Ötesi bu yıl okuduğum en iyi kitaplardan biriydi! Arka kapağında şöyle bir yazı var:


Oğlan boğuldu; son anlarında umutsuz ve yalnızdı. Öldü.
Sonra uyandı; çıplak, yaralanmış ve susamıştı fakat hayattaydı.
Bu nasıl olabilirdi? Ve bu terkedilmiş, tuhaf yer neresiydi?
Neler olduğunu anlamaya çalışırken, oğlan umut etti. Bu bir son olmayabilir miydi? Daha ötesi olabilir miydi ya da belki de burası öbür dünyaydı?
Çok iyi değil mi? Yani ben bunu okuyunca bile heyecanlanmıştım. Kitabın ilk sayfalarında bir boğulma sahnesi okumak da çarpıcı bir deneyimdi. Ve sonra, gerçekten ötesi oldu. Yani kitabı bu haliyle bile okumak güzelken ilerledikçe bambaşka bir şey kondu önüme. Okumaktan en çok keyif aldığım konulardan biri. Bin yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir yöne doğru ilerledi kitap. Ve ÇOK GÜZEL OLDU. ÇOK AMA ÇOK GÜZEL.

Gerçekten çok keyif aldım okurken. Sayfaları büyük bir merakla çevirdim. 400 küsür sayfa olmasına rağmen sizi öyle bir içine çekiyor ki başından kalkamadan bütün gün okumuş olarak bile bulabilirsiniz kendinizi. Okurken bazen hayal edip durdum, keşke bir filmi olsa da izlesek diye düşündüm. Şu kitaptan kaliteli bir şekilde uyarlanacak bir film yıkar geçer ortalığı!
Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum, hatta okumanızı istiyorum. Benden alacağınız önerilere güveniyorsanız bu kitabı listelerinizin en üstlerine yerleştirin :D
Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzeldi!

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Bir ara kitabın kapağını zorla kapadım resmen. Bırakamıyordum ama bırakmam gerekiyordu o an :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir Aslı Dağlı çevirisi. 

Orijinal isim (%10): 4/5
Açıkçası ben ilk versiyon olan "Ve Dahası"nı daha çok sevmiştim sanırım. 

Güzel kapak (%5): 5/5
Kapak tasarımı çok güzel olmuş. 

Final puanı: 4,9

17 Aralık 2017 Pazar

Sürgün Çocuklar

Kitap Adı: Sürgün Çocuklar
Özgün Adı: Children of Exile
Kitap Yazarı: 
Margaret Peterson Haddix
Çeviren: Selen Ak

Yayınevi: Go!
Sayfa Sayısı: 307
Baskı Yılı: 2017

Sürgün Çocuklar'ı okumak planlarım arasında yoktu ve kitaba yönelik bir beklentim falan da yoktu. Ama okumaya başlayınca kitap bir anda içine çekti beni. Hayatımda okuduğum en sürükleyici kitaplardan biriydi kesinlikle.

Birkaç günlük bebekken Fredkent isimli bir şehre getirilen ve Fredler olarak bilinen yetişkinler tarafından yetiştirilen Rosi ve kardeşi Bobo etrafında dönüyor olaylar. Bu şehirde Fred anne ve Fred baba olarak isimlendirilen yetişkinler çocukları büyütüyor, eğitim veriyor. 

Ancak bir gün, Rosi yetim olmadıklarını öğreniyor. Fredler tarafından açıklanan bu durum sonrasında çocuklar gerçek ailelerine geri döneceğini öğreniyorlar. Ancak Rosi ve kardeşi gerçek evleri ve ailelerinin beklediği kadar iyi olmadığını fark ediyorlar. Fredler tarafından büyük bir şefkat ve sevgiyle büyütülen çocuklar gerçek ailelerinde neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyor.



Dediğim gibi, kitap inanılmaz sürükleyiciydi. Yani kitabın başına oturup 2-3 saat içinde bitirmeniz işten bile değil. Ama sonunu çok sevmediğimi itiraf etmeliyim. Zayıf buldum diyebilirim sanırım. Yani bir anda ortaya öyle bir şey atıp, adeta tür değiştirip bunun arkasını doldurmadan bırakamazsınız ki! Bu şekilde çok ama çok havada kaldı benim açımdan. Buraya keşke bir devamı olsaydı falan yazmıştım aslında ama sonra Goodreads'de bir baktım ki 7 kitaplık bir serinin başlangıç kitabıymış zaten :D Tamam, böyle olunca daha çok sevdim kitabı :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Sonu hariç bayağı güzeldi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Dünyanın en akıcı kitaplarından biri kesinlikle :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Olmuş :D

Güzel kapak (%5): 4/5
İlgi çekici bir kapak. 

Final puanı: 4,6

16 Aralık 2017 Cumartesi

Öncü Kadınlar

Kitap Adı: Öncü Kadınlar
Özgün Adı: Sally Heatcote: Suffragette
Kitap Yazarı: Mary & Bryan Talbot 
Çeviren: Damla Kellecioğlu

Yayınevi: Desen
Sayfa Sayısı: 192
Baskı Yılı: 2017

"Yükselen feminist edebiyatı" olarak nitelendirdiğim okuma tecrübelerime yeni bir kitap daha ekledim. Bu kez bir çizgiroman hem de! Öncü Kadınlar, Türkiye'de bu konuda yayımlanmış ilk grafik romanlardan biri olma özelliğiyle de ayrı bir yere sahip. Böyle hikayelerin bu formatlarda basılmasından dolayı çok memnun olduğumu daha önce de söylemiştim.

Bu kez 20. yüzyılın başlarında Britanya'da kadınların oy verme hakkı kazanması için verilen mücadeleyi okuyoruz. Düşünsenize, daha 100 yıl bile olmamış fakat bir zamanlar toplumun yarısını oluşturan kadınların devlet nezdinde söz hakkı yoktu. Onlar oy kullanamaz, kendilerini yönetecek insanları seçemez, parlementolarda koltuk sahibi olamazlardı.

Bu kitap Emmeline Pankhurt önderliğinde başlayan birtakım eylemleri konu alıyor aslında aslında. Kendilerine Süfrajet adı verilen bir grup kadın, kadınlara da oy hakkı verilmesi için mücadele ediyor. Suffrage kelime anlamı olarak "oy hakkı" demek olsa da sonundaki -ette eki küçük, minik gibi anlamlara geliyormuş. Oy hakkı isteyen bu kadınları aşağılama anlamında üretilmiş olsa da grup bu kelimeyi benimsemiş.


Bugün de zaten İngiltere kaynaklı olarak başlayan ve daha sonra yavaş yavaş Avrupa ülkelerine yayılan kadın hakları hareketi olarak biliniyor Süfrajet. Biz olayları Sally Heatcote isimli bir genç kadının gözünden görüyoruz ama kendisi gerçek biri değil, yazar tarafından oluşturulmuş bir karakter anladığım kadarıyla. Bu uğurda direnen kadınların tartaklanmasını, aşağılanmasını görüyor. Hatta kendi de bu uğurda hapse atılıyor.

Gerçekten güzel bir çizgiroman olmuş. Ben Süfrajet hareketini daha önce hiç duymamıştım. Yazarlar çizgiromanın sonuna yaşanan olaylarla ilgili daha detaylı açıklamalar ve kronolojik bilgiler de eklemiş. 2015'de Madrid Kitapçılar Birliği'nden "Yılın En İyi Grafik Romanı" ödülünü de almış. Ben de öneriyorum tabii ki, okumanızı tavsiye ederim!

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çizgiroman zaten :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 0/5
Maalesef olmamış bu :D

Güzel kapak (%5): 4/5
Kapağı ilgi çekici bence. 

Final puanı: 4,1

13 Aralık 2017 Çarşamba

Gözlerindeki Canavar (Monster in His Eyes, #1)

Kitap Adı: Gözlerindeki Canavar
Özgün Adı: Monster in His Eyes
Kitap Yazarı: J. M. Darhower
Çeviren: Arzu Altınanıt

Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 443
Baskı Yılı: 2017

Bu seri elime geçtiğinden beri merak ediyordum aslında. 50 Ton tadında bir şeyler okumak istiyordum ve bu seri de tam öyleymiş gibi gelmişti görünce. Öyleymiş :D

Klasik bad boy kurgusu bence. Aşırı yakışıklı, orta yaşlı, zengin adam. Asla iyi değil. İnsanlardan hoşlanmıyor. Ne demekse bu? :D Sık sık kötü olduğunu vurgulamayı seviyor. Benden uzak durman gerekiyor. Ben iyi bir adam değilim. Ağzına kürekle vuracaksın o zaman görecek iyi adamı :D

Ve tabii ki safti üniversite öğrencisi kız. Adamı görünce ağzının suları akıyor. Bu adam bana neden baksın triplerine falan giriyor. Ama kader işte, adam sırılsıklam aşık oluyor bu ultra sıradan kıza :D Sonra da işte mütemadiyen seks yapıyorlar. Adam tabii "kötü" olduğu için seksin içeriğini tahmin edebilirsiniz :D Olayı şiddeti fazla arttığında durabilmesi için şifre falan belirliyorlar :D 



Böyle gömdüm ama bu kadar kötü bir kitap olduğunu düşünmüyorum :D Yani kurgu çok klişe sadece. Ama çok hızlı okunuyor, su gibi akıyor kitap. Ve okurken de keyif aldım. Öyle gözlerimi devirerek falan okumadım. Sonu da bayağı şaşırttı beni. Son 40 sayfada falan ortaya çıkan şeylere "yok artık!" dedim :D Doğrusu şimdi düşününce, bu kadar klişe kurgunun oraya gideceğini tahmin etmek için üstün zekalı olmaya gerek yok ama yine de şaşırdım yani :D

Bence kötü bir kitap değil. Yani, çok kötü bir kitap değil. Ara sıra okuma alışkanlıklarınızdan uzaklaşıp çerezlik bir şeyler okumak için güzel bir seçenek bence. Ama bana bir kitap öner deseniz, muhtemelen aklımın ucundan bile geçmez bu kitap :D 

Bir de yazar iki kitap daha ne anlattı bu kadar merakımdan dolayı devam kitaplarını da okuyacağım sanırım. İkinci kitabı biraz kurcaladım, sanırım Vitale'in bakış açısıyla aynı olayları okuyacağız. Buna tamam diyebilirim. Ama üçüncü kitapta hala ne yazıyorsun be kadın!? :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 2/5
Meh :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Akıcılığa lafım yok :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Serinin diğer kitaplarında bozulsa da burada orijinal isim korunmuş :D

Güzel kapak (%5): 3/5
Benim zihnimde canlanan Ignazio Vitale ile alakası yok bu adamın :D

Final puanı: 3,85

9 Aralık 2017 Cumartesi

Illuminae (The Illuminae Files, #1)

Kitap Adı: Illuminae
Özgün Adı: Illuminae
Kitap Yazarı: Amie Kaufman & Jay Kristoff
Çeviren: Sevinç Seyla Tezcan

Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 599
Baskı Yılı: 2017

"Illuminae'nin kapağını açıp şöyle bir baktığınız an sıradan bir romanla karşı karşıya olmadığınızı anlıyorsunuz."

Illuminae gerçekten hayatınız boyunca okumadığınız ve bundan sonra da okuyamayacağınız kadar farklı bir kitap. Kitaptaki olayları size anlatan biri yok. Çünkü bu aslında bir kitap da değil :D Bu, üzerinde de yazdığı gibi bir "dosya" aslında. 

Kerenza Savaşı olarak bilinen olayı mailler, yazışmalar, ses kayıt deşifreleri, kamera görüntülerinin yazılı dökümleri gibi bir çok evrak üzerinden okuyarak anlıyoruz. 2575 yılında Kerenza isimli bir gezegende uzayın hakimiyetini elinde tutan iki dev şirket arasında bir savaş başlıyor. Şirketlerden biri bu gezegende bulunan herminyum denen bir madeni yasadışı olarak çıkardığı için diğer şirket gezegeni istila ediyor. Bu olay sonucunda da Kady ve Ezra'nın da içinde bulunduğu binlerce insan 4 uzay gemisiyle gezegenden tahliye ediliyor. Fakat savaş burada bitmiyor tabii, uzayda devam eden bir kovalamacaya dönüşüyor.


Konusu zaten güzel, ben uzay kurgusu okumayı ço severim. Üstelik bir yerden sonra hikayaye bir de yapay zeka dahil oluyor. Kendisi AIDAN. Epey enteresan bir "kişiliğe" sahip :D Ama bu kitabın esas olayı formatı. Düşünsenize, koskoca bir kurguyu sadece evraklar üzerinden anlatmak kimin aklına gelirdi? Bir insan bu kadar detaylı bir şeyi nasıl hayal edebilir, nasıl yazabilir? Kaufman ve Kristoff ikilisi roman türünü çok farklı bir yere taşımış kesinlikle. 

Çok konuşuldu, çıktığı anda büyük bir ilgiyle karşılandı zaten Illuminae. Çok ilginç de bir son yaptığı için ikinci kitabını merakla bekliyorum. Bu seriyi bu muazzam baskılarıyla kitaplığıma eklemek için çok heyecanlıyım gerçekten. 

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Bu kategoriye tam puan vermezsem taş olurum :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Son 100 sayfada falan tempo arşa çıktı gerçekten :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 4/5
Takıldığım bazı yerler olduğu için 1 puan kırıyorum burada. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Eh zaten Illuminae :D

Güzel kapak (%5): 5/5
Şeffaf şömiz sevdiğimi hep söylüyorum ama bu çok başka bir boyut :D 

Final puanı: 4,95

6 Aralık 2017 Çarşamba

Kraliçe (Splintered, #1)

Kitap Adı: Kraliçe
Özgün Adı: Splintered
Kitap Yazarı: A. G. Hogward
Çeviren: Onur Kınacı Birler

Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 396
Baskı Yılı: 2017

Kraliçe beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Hatta "Keşke almadan önce konusunu falan okusaydım, belki almazdım." diye bile düşündüm bir ara. Çünkü bu kitap Alice Harikalar Diyarı'ndan uyarlanmış ve ben artık bir şeylerin uyarlamasını okumaktan SIKILDIM. Belki Düşler Ülkesi'nden kısa bir süre sonra okuduğum için yanlış zamana denk geldi ama böyle şeyler okumak istemiyorum yani.

Hiçkimse kusura bakmasın, zaten var olan ve başkası biri tarafından yazılmış bir kurguyu alıp onun üzerinden kitap yazmak özgün bir şeyler oluşturamadığınızı gösterir benim gözümde. Lewis Carroll yıllar önce Alice'i yazmış, Harikalar Diyarı'nı yaratmış zaten. Hadi ben de bir karakter yazayım, Alice'in bilmem kaçıncı kuşak torunu olsun, Harikalar Diyarı'na geri dönsün falan deyince alkışlamamız mı gerekiyordu :D


Gerçekten hoşlanmadım kitaptan. Hızlıca okuyup bitirmemin tek sebebi İstanbul'a gidiş ve dönüş zamanımda okumamdı. Havaalanına gidip dönerken, uçaktayken falan okumuş oldum. Kapağı falan çok güzel diye almıştım, hala beğeniyorum ama dediğim gibi kitap hayal kırıklığı benim için. 

Bir de bunlar yetmezmiş gibi iki erkek arasında kalan kafası karışık kız, hiç olmayacak zamanda canavarlardan kaçarken falan birbirine aşık olduğunu fark edip bunu itiraf etmeye karar veren romantik ikililer, bir an duygu seline kapılıp öpüştükten sonra "ya aslında öyle değildi" tripleri falan okumak da ekstra baydı beni :D

Kitabın sonunda kitap metninin on sekizinci yüzyılda tasarlanmış özel bir yazı fontuyla yazıldığını söylüyor ama ben bildiğimiz Times New Roman görüyorum. Pegasus bu fontu gerçekten kullanmamış mı yoksa ben mi bir şey kaçırıyorum onu da anlayamadım :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 1/5
Özgün bir konu yok ortada. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 3/5
Hızlı okunuyordu ama bu kitap çok sürükleyiciydi, meraktan öldüm falan değil yani. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 0/5
Kraliçe ne mana :D

Güzel kapak (%5): 5/5
Bir kapağını sevebildim zaten :D 

Final puanı: 2,2

1 Aralık 2017 Cuma

Dörtlükler

Kitap Adı: Dörtlükler
Özgün Adı: رباعیات
Kitap Yazarı: Ömer Hayyam
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 212
Baskı Yılı: 2016

Ömer Hayyam lise yıllarımdan beri ilgimi çekiyordu. Malum, kendisi pek sevilen biri değildir :D Genelde dinle ilgili yazdığı dörtlükler çokça eleştirilir. Doğrusu, şimdi düşününce bazı dörtlükler gerçeken sertti. Yani bizim gibi bir toplumda kime okutsanız birkaç saniye duraklar, "Ne diyor bu adam yahu?!" falan der herhalde. Ben de bu dörtlükleri şaşkın bir gülümsemeyle okudum genelde :D

Kitabın başındaki çevirmenin önsözüne göre dörtlüklerin neredeyse hiçbirinin gerçekten Hayyam'a ait olup olmadığını bilemiyormuşuz. Bazıları, Hayyam'ı çeviren çeşitli isimler tarafından bile fazlasıyla şaşkınlıkla karşılanıyormuş, o dizeleri onun yazmış olamayacağını düşünüyorlarmış. Bu elimdeki baskı da Eyüboğlu'nun olabildiğince geniş bir çevrçeveyle topladığı ve bazılarını çevirmekte inanılmaz güçlükler yaşadığını anlattığı dörtlüklerden oluşuyor.



Hayyam'ın tarzını sevdim. Toplumla ve dinle ilgili yaptığı eleştirilerin çok yerinde olduğunu gördüm. Üstelik yüzlerce yıl önce, neredeyse bin yıl önce, eleştirdiği noktaları bugün hala görüyor olmamız da etkileyici oldu benim için. Evet, kabul ediyorum oldukça sert bir üslubu var. Birçok insanı rahatsız edebilir. Ama aydınlar birilerini rahatsız etme kaygısıyla fikirlerini söylemekten geri durmamış hiçbir zaman. 

Oldukça popüler olan, benim de en çok hoşuma giden dörtlüklerden birini bırakayım o zaman son olarak. Bu arada puanlama sistemime sokmuyorum Dörtlükler'i. Hem bir şiir kitabı olduğu için, hem de kendimde Hayyam'a 5 üzerinden puan verecek haddi görmediğim için :D 

İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tesbih, post, seccade güzel:
Ama Tanrı kanar mı bunlara?

30 Kasım 2017 Perşembe

Buğu

Kitap Adı: Buğu
Kitap Yazarı: Nihan Kaya
Yayınevi: İthaki

Sayfa Sayısı: 208
Baskı Yılı: 2017


Buğu beni arka kapağındaki şu yazıyla yakalamıştı: "Roman ve Gerçek başlıklı bölümlerle ilerleyen Buğu, kurgu ilerledikçe romanın gerçeğe, gerçeğin romana, Bakırköy Akıl Hastanesi'ndeki hastaların doktora, doktorların hastalara dönüştüğü, gerçekliğe, psikiyatri bilimine, roman tekniğine dair yerleşik inançlarımızı sorgulayan, anti-psikiyatrik bir anti-roman."

Aynı zamanda Nihan Kaya'nın psikanaliz eğitimi almış olması da kitaba karşı merakımı fazlasıyla arttırdı. Ayrıca dikkat ettiyseniz kapakta da bir Rorschach görseli var. Ben de bir okuyayım dedim böylece :D

Kitaba başladığımda epey şaşırdım çünkü çok karmaşık bir giriş yaptı. Düzensiz, dağınık konuşmalar falan vardı. Daha sonra biraz daha düzeldi benim açımdan. Hatta "Şu sıralar kafam dağınık, bir de bu karmaşayı anlayamayacağım sanırım." diye bile düşündüm. 

Kitap Roman ve Gerçek başlıklı bölümler halinde ilerliyor. Roman kısmında Yasef isimli bir adamın hikayesi anlatılıyor. Başından bir şeyler geçmiş ve akıl hastanesine alınmış. Gerçek kısmında ise Nihan isimli bir karakter var. Tezini yazmak için hastaları gözlemlemeye çalışıyor ve Bakırköy'deki hastaneye giriyor bir şekilde.



O kadar güzel denk geldi ki, kitabı bitirdikten yarım saat falan sonra Nihan Kaya bir canlı yayına katıldı ve Buğu hakkında da biraz konuştu. Yalnızca bu kitapta değil, başka kitaplarında da kendini koyup okuru merakta bırakıyormuş. Ama oradaki karakterin kendisi olduğunu da kabul etmiyor tam olarak. Üst kurmaca dediği bu yöntemi kullanmayı ve böylece okurlarının aklını karıştırmayı sevdiğini söylüyor. Bu kitapta da tam olarak bu tekniği kullanıyor aslında. Gerçekle kurgu arasındaki çizgiyi fazlaca bulanıklaştırıyor, ikisini birbirinin içine katıyor. 

Kitabı tam olarak anlayabildiğimi düşünmüyorum. Ama bir saat kadar Nihan Kaya'yı dinledikten ve diğer kitaplarıyla ilgili yorumlara da biraz göz attıktan sonra, yazarın hiçbir kitabının tam olarak anlaşılamayacağını düşünüyorum zaten. Her okuduğunuzda yeni şeyler fark edecekmişsiniz gibi hissediyorum.

Bu kitaptaki sıradışı tarzından sonra zaten okumaya devam etmek gibi bir niyetim vardı kendisini. Yayında çeşitli konular hakkında söylediği birçok şey de çok hoşuma gittiği için bu niyetim kuvvetlenmiş oldu. Aslında kitapları epey eskiymiş ama uzun bir süredir bulunamıyormuş. Neyse ki İthaki tekrardan basmaya başladı, sanırım çok fazla beklemeyeceğiz :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Söyleyebileceğim en doğru şey "farklı" olmasıydı sanırım :D

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 4/5
Neler olduğunu çözmeye çalışırken okutuyor kendisini. 

Baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi.

Güzel kapak (%5): 4/5
Hangi görselin olduğunu bir türlü çözemesem de hoşuma gitti kapak :D

Final puanı: 4,05

27 Kasım 2017 Pazartesi

Kadın Savaşçılar

Kitap Adı: Kadın Savaşçılar
Özgün Adı: Las Chicas son Guerreras
Kitap Yazarı: Irene Civico & Sergio Parra
Çeviren: Arda Çelik

Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 120
Baskı Yılı: 2017

Kadın Savaşçılar bize birbirinden cesur, güçlü ve ilham verici hayat hikayelerine sahip 26 kadından bahsediyor. E-kitapların atasını icat eden Ángela Ruiz Robles, suç kraliçesi Agatha Christie, kadınların oy kullanmaya bile hakkının olmadığı bir dönemde binden fazla film çekmiş ilk kadın yönetmen Alice guy, sıradan bir günde otobüsteki yerinden kalkmayı reddederek koskoca bir devrim başlatan Rosa Parks... Hepsinin hikayesi mükemmel gerçekten.

Bu kitabı okurken bir çok şey de öğrendim. Hiç duymadığım ve bundan dolayı kendime kızdığım kadınlarla tanıştım. Frankenstein'ın yazarının kadın olduğunu öğrendim mesela. Ya da daha garibi, Simone de Beauvoir'ın kadın olduğunu öğrendim :D

Birbirinden değerli bu 26 kadın kronolojik olarak sıralanmıştı kitapta. Ve en sonda bahsi geçen kadın, Malala Yousafzai benden 2 yaş küçük. Fakat kendisi Nobel Barış Ödülü'nü kazanan en genç kadın olarak anılıyor. Hayran olmamak mümkün değil!



Son zamanlarda bu feminizm edebiyatının yükselmesinden ziyadesiyle memnunum. Hep Kitap'tan çıkan Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler, Desen Yayınları'ndan Kadınların Nesi Var? bu türün güzel örneklerinden. Kadın Savaşçılar da kesinlikle okumanızı ve kitaplığınıza dahil etmenizi istediğim bir kitap oldu. 

Ayrıca bu tarz kitapların bu formatta basılmasını da özellikle faydalı buluyorum. Bu kadınların hayatları sıkıcı ve standart birer biyografi olarak basılsaydı herkese hitap etmeyebilirdi. Ama bu şekilde illustrasyonlarla renklendirilmiş bir kitap yediden yetmişe herkesin ilgisini çeker ve herkes büyük bir keyifle de okur. Bu formatın sonuna kadar destekçisiyim! :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzel. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
1 saatinizi almaz bitirmek. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
İnanılmaz kaliteli bir baskı ve çeviri. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Yaşasın!

Güzel kapak (%5): 5/5
Kapak çok tatlıı :D

Final puanı: 5