30 Kasım 2017 Perşembe

Buğu

Kitap Adı: Buğu
Kitap Yazarı: Nihan Kaya
Yayınevi: İthaki

Sayfa Sayısı: 208
Baskı Yılı: 2017


Buğu beni arka kapağındaki şu yazıyla yakalamıştı: "Roman ve Gerçek başlıklı bölümlerle ilerleyen Buğu, kurgu ilerledikçe romanın gerçeğe, gerçeğin romana, Bakırköy Akıl Hastanesi'ndeki hastaların doktora, doktorların hastalara dönüştüğü, gerçekliğe, psikiyatri bilimine, roman tekniğine dair yerleşik inançlarımızı sorgulayan, anti-psikiyatrik bir anti-roman."

Aynı zamanda Nihan Kaya'nın psikanaliz eğitimi almış olması da kitaba karşı merakımı fazlasıyla arttırdı. Ayrıca dikkat ettiyseniz kapakta da bir Rorschach görseli var. Ben de bir okuyayım dedim böylece :D

Kitaba başladığımda epey şaşırdım çünkü çok karmaşık bir giriş yaptı. Düzensiz, dağınık konuşmalar falan vardı. Daha sonra biraz daha düzeldi benim açımdan. Hatta "Şu sıralar kafam dağınık, bir de bu karmaşayı anlayamayacağım sanırım." diye bile düşündüm. 

Kitap Roman ve Gerçek başlıklı bölümler halinde ilerliyor. Roman kısmında Yasef isimli bir adamın hikayesi anlatılıyor. Başından bir şeyler geçmiş ve akıl hastanesine alınmış. Gerçek kısmında ise Nihan isimli bir karakter var. Tezini yazmak için hastaları gözlemlemeye çalışıyor ve Bakırköy'deki hastaneye giriyor bir şekilde.



O kadar güzel denk geldi ki, kitabı bitirdikten yarım saat falan sonra Nihan Kaya bir canlı yayına katıldı ve Buğu hakkında da biraz konuştu. Yalnızca bu kitapta değil, başka kitaplarında da kendini koyup okuru merakta bırakıyormuş. Ama oradaki karakterin kendisi olduğunu da kabul etmiyor tam olarak. Üst kurmaca dediği bu yöntemi kullanmayı ve böylece okurlarının aklını karıştırmayı sevdiğini söylüyor. Bu kitapta da tam olarak bu tekniği kullanıyor aslında. Gerçekle kurgu arasındaki çizgiyi fazlaca bulanıklaştırıyor, ikisini birbirinin içine katıyor. 

Kitabı tam olarak anlayabildiğimi düşünmüyorum. Ama bir saat kadar Nihan Kaya'yı dinledikten ve diğer kitaplarıyla ilgili yorumlara da biraz göz attıktan sonra, yazarın hiçbir kitabının tam olarak anlaşılamayacağını düşünüyorum zaten. Her okuduğunuzda yeni şeyler fark edecekmişsiniz gibi hissediyorum.

Bu kitaptaki sıradışı tarzından sonra zaten okumaya devam etmek gibi bir niyetim vardı kendisini. Yayında çeşitli konular hakkında söylediği birçok şey de çok hoşuma gittiği için bu niyetim kuvvetlenmiş oldu. Aslında kitapları epey eskiymiş ama uzun bir süredir bulunamıyormuş. Neyse ki İthaki tekrardan basmaya başladı, sanırım çok fazla beklemeyeceğiz :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Söyleyebileceğim en doğru şey "farklı" olmasıydı sanırım :D

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 4/5
Neler olduğunu çözmeye çalışırken okutuyor kendisini. 

Baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi.

Güzel kapak (%5): 4/5
Hangi görselin olduğunu bir türlü çözemesem de hoşuma gitti kapak :D

Final puanı: 4,05

27 Kasım 2017 Pazartesi

Kadın Savaşçılar

Kitap Adı: Kadın Savaşçılar
Özgün Adı: Las Chicas son Guerreras
Kitap Yazarı: Irene Civico & Sergio Parra
Çeviren: Arda Çelik

Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 120
Baskı Yılı: 2017

Kadın Savaşçılar bize birbirinden cesur, güçlü ve ilham verici hayat hikayelerine sahip 26 kadından bahsediyor. E-kitapların atasını icat eden Ángela Ruiz Robles, suç kraliçesi Agatha Christie, kadınların oy kullanmaya bile hakkının olmadığı bir dönemde binden fazla film çekmiş ilk kadın yönetmen Alice guy, sıradan bir günde otobüsteki yerinden kalkmayı reddederek koskoca bir devrim başlatan Rosa Parks... Hepsinin hikayesi mükemmel gerçekten.

Bu kitabı okurken bir çok şey de öğrendim. Hiç duymadığım ve bundan dolayı kendime kızdığım kadınlarla tanıştım. Frankenstein'ın yazarının kadın olduğunu öğrendim mesela. Ya da daha garibi, Simone de Beauvoir'ın kadın olduğunu öğrendim :D

Birbirinden değerli bu 26 kadın kronolojik olarak sıralanmıştı kitapta. Ve en sonda bahsi geçen kadın, Malala Yousafzai benden 2 yaş küçük. Fakat kendisi Nobel Barış Ödülü'nü kazanan en genç kadın olarak anılıyor. Hayran olmamak mümkün değil!



Son zamanlarda bu feminizm edebiyatının yükselmesinden ziyadesiyle memnunum. Hep Kitap'tan çıkan Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler, Desen Yayınları'ndan Kadınların Nesi Var? bu türün güzel örneklerinden. Kadın Savaşçılar da kesinlikle okumanızı ve kitaplığınıza dahil etmenizi istediğim bir kitap oldu. 

Ayrıca bu tarz kitapların bu formatta basılmasını da özellikle faydalı buluyorum. Bu kadınların hayatları sıkıcı ve standart birer biyografi olarak basılsaydı herkese hitap etmeyebilirdi. Ama bu şekilde illustrasyonlarla renklendirilmiş bir kitap yediden yetmişe herkesin ilgisini çeker ve herkes büyük bir keyifle de okur. Bu formatın sonuna kadar destekçisiyim! :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzel. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
1 saatinizi almaz bitirmek. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
İnanılmaz kaliteli bir baskı ve çeviri. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Yaşasın!

Güzel kapak (%5): 5/5
Kapak çok tatlıı :D

Final puanı: 5

26 Kasım 2017 Pazar

Three Dark Crowns (Three Dark Crowns, #1)

Kitap Adı: Three Dark Crowns
Kitap Yazarı: Kendare Blake
Yayınevi: Harper Teen

Sayfa Sayısı: 398
Baskı Yılı: 2016

Three dark sisters
All fair to be seen,
two to devour
and one to be Queen

Fennbirn adasında her nesilde, kraliçe olmak üzere kız kardeş doğuyor. Üçünün de bir yeteneği var. Katherine bir zehir ustası. Mirabella elementleri kullanabiliyor. Arsione ise doğaya hükmedebiliyor.

Bu üç kız kardeş, yeteneklerini kullanmaları ve kraliçe olmaları için farklı yerlerde yetiştiriliyor. 16. yaşlarına bastıklarında, her yıl düzenlenen Beltane isimli bir festivalde yeteneklerini görücüye çıkarıyorlar. Ve taht kavgası başlıyor. Bir sonraki Beltane'e kadar, bir yıl içinde üç adaydan biri diğer iki kardeşini öldürerek tacı ele geçirmek zorunda.



Konu aslında güzel. Hem bir taç savaşı var hem de doğaüstü yetenekler falan. Canım ne zamandır taht kavgası, saray entrikası falan okumak istiyordu. Kan istiyordu, vahşet istiyordu :D Bu kitaba da o niyetle başlamıştım. Ama hiç keyif alamadım. Gerçekten çok sıkıldım okurken. Bunun sebebi serinin ilk kitabı olması da olabilir. Ama dehşet sıkıldım yani :D

Bu arada son olarak şunu da söylemiş olayım, dili itibariyle de pek tavsiye edemem kitabı. Kolay bir İngilizcesi olduğunu düşünmüyorum. Belki okurken sıkılmamı bu da etkilemiş olabilir.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Konuyu beğendim aslında. Kraliçe adaylarına doğaüstü güçler falan verilmesi oldukça iyi. 

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 1/5
Çok sıkıldığım için akıcı diyemeyeceğim :D

Baskı kalitesi (%5): 5/5
E-kitap :D

Güzel kapak (%5): 4/5
Kapak fena değil. Her taca ilgili yeteneklerin eklenmesi hoşuma gitti :D


Final puanı: 2,55

22 Kasım 2017 Çarşamba

Düşler Ülkesi

Kitap Adı: Düşler Ülkesi
Özgün Adı: Tiger Lily
Kitap Yazarı: Jodi Lynn Anderson
Çeviren: Belgin Selen Haktanır

Yayınevi: Novella Dinamik
Sayfa Sayısı: 331
Baskı Yılı: 2017

Ben aslında Düşler Ülkesi'ni daha önce okumaya başlamıştım. Ama okurken bir yerde Peter Pan'in adı geçti ve daha sonra diğer karakterlerin de Peter Pan dünyasına ait olduğunu öğrenmiş oldum. Peter Pan'i daha önce okumadığım için de kitabı bırakarak önce onu okumaya, daha sonra kitaba devam etmeye karar verdim. 

Doğrusu, yazarın neden böyle bir şey yapmış olduğunu anlamış değilim. Yani, neden Peter Pan karakterlerini kullanmış ki? Kitabın tanıtımında "stunning reemagining" falan diye geçiyor ama bence meh yani :D 

Kitap Peter Pan ve Türkçeye genelde Kaplan Zambağı olarak çevrilen Tiger Lily etrafında dönüyor. Tinker Bell olarak tanıdığımız o minik peri de olaylara pek dahil olmadan, bir gözlemci olarak hikayeyi anlatıyor bize. Bunun dışında Kaplan Zambağı'nın yaşadığı köydeki diğer karakterleri, kayıp çocukları ve hatta bir yerde Wendy'yi bile görüyoruz. Burada orijinal hikayeye göre bazı değişiklikler yapıldığını da söyleyebilirim.



Yani, bilemiyorum. Ben kitabın pek bir olayını göremedim. Bu bildiğimiz karakterler yerine yepyeni isimlerle okusaydım daha mı anlamsız olurdu, onu da bilemiyorum. Ama Peter Pan dünyasının kitaba katkısını da çok hissedemedim. Öyle okuyup bitirdim sadece açıkçası. 

Bu arada siz bu yazarı rengarenk ve kokulu Şeftali serisinden tanıyorsunuz büyük ihtimal. Ama ben o kitapları okumadığım için Düşler Ülkesi bu yazarla tanışma kitabım oldu. 


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 2/5
Eh. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 3/5
Fena değildi. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 3/5
Çeviriyi çok sevemedim. Kimin kim olduğunu anlayamadım bazen farklı çevirilerden ötürü. 

Orijinal isim (%10): 0/5
Maalesef :D

Güzel kapak (%5): 3/5
Kapak da eh bence.  

Final puanı: 2,35

18 Kasım 2017 Cumartesi

Kadınların Nesi Var?

Kitap Adı: Kadınların Nesi Var?
Özgün Adı: The Trouble with Women
Kitap Yazarı: Jacky Fleming
Çeviren: Mavisu Kahya

Yayınevi: Desen
Sayfa Sayısı: 117
Baskı Yılı: 2017

Kadınların Nesi Var, bol illüstrasyonlu az yazılı bir kitap olmasına rağmen beğenimi fazlasıyla kazandı. Okurken gerçekten çok keyif aldım, çok beğendim. Bazı yerlerde kahkaha attım. Bu anlamda kazandığı Artémisia Mizah Ödülü'nü fazlasıyla hak ettiğini söyleyebilirim.

Jacky Fleming, bu kitabında kadının toplumdaki yeri, kadına bakış açısı gibi konulara hızlı bir tarihsel bakış sunuyor. Tarih boyunca erkekler ve erkek ergemen toplumlar kadınlar hakkında pek çok şey söyledi. Kadınların çalışmak için, bilim üretmek için ve hatta "düşünmek" için bile fazla narin ve zayıf olduğu söylendi. Hatta kadın beyninin erkek beyninden daha küçük olduğu bile iddia edildi. 

Darwin, kadınların biyolojik olarak ikinci sınıf yaratıklar olduğunu söyledi. Tarihte hiç kadın dahi olmaması da buna bağlandı. Kadınların ancak dikiş nakış işleriyle uğraşması gerektiği, çocukluktan itibaren bastırılarak kocasını tatmin edebilecek uysallığa getirmenin şart olduğunu söylendi. 



Bu kitap, bu ve bunun gibi birçok saçmasapan fikri eleştiriyor. Ama bunu o kadar güzel bir sivri dille yapıyor, laflarını zekice ve inceden inceden sokuyor ki okurken büyük bir keyif alıyorsunuz :D Zekice yapılan hiciv gerçekten farklı bir tada sahip oluyor. Bu kitap bana fazlasıyla bu tadı verdi. 

Kadınlar hakkındaki bu abuk subuk fikirlerin sahipleri bildiğimiz insanlar aslında. Jean-Jacques Rousseau, Charles Darwin, Arthur Schopenhauer gibi isimler eleştiriliyor kitapta. Özellikle Schopenhauer'in akıldışı söylemleri beni fazlasıyla şaşkına uğrattı. Tabii ki hepsi içinde bulunduğu döneme ve topluma göre değerlendirilmeli ama bugünün gözüyle baktığımızda söyledikleri kocaman birer saçmalık :D

Bu kitap tüm bunları eleştirirken bir yandan da erkek beynine karşı gelmiş başarılı kadınları gösteriyordu. Jane Austen'ın ya da Marrie Currie'nin başarılarına değiniyordu ufacık. Ya da tarihteki ilk kadın doktorlar sayılan dört kadının adını zikrediyordu. 

Dediğim gibi, kitabın zeki ve sivri dili çok hoşuma gitti. Okumanızı gerçekten tavsiye ederim.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok beğendim. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
1 saat bile sürmez bitirmeniz :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi.

Orijinal isim (%10): 1/5
Bu pek olmamış :D

Güzel kapak (%5): 4/5
Kapak ilgi çekici bence. 

Final puanı: 4,55

16 Kasım 2017 Perşembe

Peter Pan

Kitap Adı: Peter Pan
Özgün Adı: Peter Pan
Kitap Yazarı: J. M. Barrie
Çeviren: Betül Avunç

Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 192
Baskı Yılı: 2001

Salı günü Novella Dinamik'ten yeni çıkmış olan Düşler Ülkesi'ni okumaya başlamıştım. Kitaba başladım ama neler olduğunu pek çözemedim. Kitabın ana karakterleri periydi, sonra bir yerde Peter Pan adı geçti. Daha sonra bakınca karakterlerin çoğunun -belki de hepsinin- Peter Pan dünyasına ait olduğunu fark ettim. Tabii ben Peter Pan hikayesini daha önce okumadığım için hakkında hiçbir şey bilmiyordum. O yüzden Düşler Ülkesi'ni avel avel okuyormuşum :D Neyse ki 30-40 sayfa içinde olayı çözdüm :D

Sonra da Düşler Ülkesi'ni bırakıp önce Peter Pan'i okumaya karar verdim ve İthaki Yayınları'ndan çıkmış olan bu baskısının e-kitap versiyonuna ulaştım. Ve böylece Peter Pan ile ilgili adından başka hiçbir şey bilmiyor olma şeklinde zuhur eden cahilliğim bir son buldu :D



Kitabın biraz sıradışı ve eğlenceli bir kurgusu var. Burada konusunu anlatmayacağım, dünya üzerinde benden başka bilmeyen insan olduğunu zannetmiyorum :D Açıkçası bir çocuk kitabı için bir miktar absürt geldi bana ama yine de sevdim, okurken keyif aldım. 

İşte görüyorsunuz, kitaplar nelere kadir :D Koskoca çocukluğumda okuyup öğrenemediğim Peter Pan hikayesini bu yaşta okutmuş oldu bana :D Bir filmi falan da varmış sanırım, belki onu da izlerim yakın zamanda. 


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Değişikti :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Zaten bir çocuk kitabı, akıcı olması çok doğal :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Aslında 15-16 yıllık bir çeviri ama rahatsız eden bir şey olmadı beni. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Peter Pan zaten :D

Güzel kapak (%5): 3/5
Eh yani kapağın pek bir olayı yok :D

Final puanı: 4,1

15 Kasım 2017 Çarşamba

Feminist Felsefeye Giriş

Kitap Adı: Feminist Felsefeye Giriş
Özgün Adı: An Introduction to Feminist Philosophy
Kitap Yazarı: Alison Stone
Çeviren: Yonca Cingöz & Bilge Tanrısever

Yayınevi: Otonom Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 329
Baskı Yılı: 2016

Hem kişisel bir yaşam görüşü olarak hem de mesleki anlamda feminizmi benimsemeye çalışan biri olarak uzun zamandır bir şeyler okumam gerektiğini düşünüyordum. Sonra bu alanda yükseklisans yapan bir arkadaşımın önerisiyle birkaç kitap alarak artık bu dünyaya adım attım :D

Feminist Felsefeye Giriş, temel seviyede bir ders kitabı olarak düşünülebilir aslında. Kitabın içinde cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsellik, cinsel fark, özcülük, doğum ve feminizm konularının incelendiği başlıklar var. Tüm bu başlıklar içinde bu kavramlara ilişkin tanımlar yapılıyor, bölüm sonlarında bu tanımlar geliştiriliyor, farklı fikirler ve bakış açıları gösterilip çeşitli yönleriyle eleştiriliyor. 

Kitabın başında, "Bu kitap nasıl kullanılır?" bölümünde de kitabın maksimum fayda sağlayacak şekilde nasıl okunmasına dair tavsiyeler de vardı. Örneğin, kitap boyunca ilk kez tanımlanan kavramlar koyu şekilde yazılıyordu. Böylece ilerledikçe kavramı yeniden gördüğünüzde ya da geliştirilerek yeniden tanımlandığında kolayca ilk haline gidebiliyordunuz. 



Dediğim gibi, kitap aslında üniversitelerde belki bir dönem belki bir yıl boyunca işlenebilecek kapasiteye sahip akademik bir kitap. Birçok şey öğrendim ama okurken de çok zorlandım tabii ki. Bunda benim kurgu olmayan kitap okuyamama durumumun da etkisi vardır tabii ki :D 

Feminizme ve aslında temelindeki felsefeye bir giriş yapmış oldum. Tabii ki üzerinde daha onlarca şey okumam gerekiyor ama bu alanda çok temel olarak görülen ve tartışılan kavramlarla ilgili fikir sahibi olmuş oldum. Bu konular ilginizi çekiyorsa iyi bir giriş kitabı olarak tavsiye edebilirim.


Benim her zaman kullandığım puan sistemine bu kitabı oturtacağımı bilemediğim için bu kitabı kullanmayacağım sanırım. Ama çevirinin çok hoşuma gitmediğini söylemeliyim. Kitabı okurken sanki on beş yirmi yıl önce çevrilmiş hissi uyanıyor ama öyle değil. Mevcut literatüre uyum sağlamaya mı çalışmışlar bilemiyorum ama kitap boyunca sıkça gördüğümüz "tahakküm"den daha yeni bir kelime bulmak çok zor değil bence :D 

14 Kasım 2017 Salı

Yabancılık Oyunu

Kitap Adı: Yabancılık Oyunu
Özgün Adı: The Stranger Game
Kitap Yazarı: Cylin Busby
Çeviren: Özden Umut Akbaş

Yayınevi: Misis Kitap
Sayfa Sayısı: 282
Baskı Yılı: 2017

Yabancılık Oyunu, Misis'in en yeni kitabı. Konusu ilgimi çekince çok bekletmek istemedim ve okudum. 

Nico adlı bir genç kızın ablası bir gün evden çıkıyor ve kayboluyor. Uzun süren arama çalışmaları, gelen onlarca ihbar sonuçsuz kalıyor. Ancak sonra, dört yılın ardından ablası Sarah bir anda bulunuyor. Doktorlar Sarah'ın bir tür hafıza kaybı yaşadığını söylüyor ama Nico daha fazlasından şüpheleniyor. Çünkü ablası pek çok şeyi hatırlamamakla birlikte eskisinden çok farklı da davranıyor. 
Kaybolduğu gün ablasının neler yaşadığıyla ilgili de bir şeyler biliyor Nico ayrıca.

Kitap gerçekten güzeldi. Bir anda başka bir şeye dönüşmüş olmasını da sevdim. Yazar önce ufak ufak şeyler gösterdi. "Bir dakika ya, ne oluyor şimdi?" demeye başladım. Ve sona ulaştığımda başladığımız yerden çok farklı bir yere ulaşmıştık.


Bir de kitabın sonundaki teşekkür kısmında bu kitabın kurgusunun gerçek bir olaydan esinlendiği söyleniyordu. Olaya biraz baktığımda gerçekten çok şaşırdım. Kitaptan daha çok bu bilgi beni şaşkına uğrattı diyebilirim sanırım :D

Doğrusu kitap bitince kafamda birkaç soru işareti kalmıştı. Onları kitabın editörüne sordum hatta :D Ve o kısımları kafamda oturtunca, kitabın içinde yazarın bize gösterdiği şeylerle bağlayınca kitap daha da güzel oldu benim için. "Vay be!" dedim :D Kitabın konusu ilginizi çektiyse okumanızı tavsiye ederim. Sonunda sizi karşılayacak sürprize de hazır olun :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi, beni şaşırttı.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Çok rahat okunabiliyor.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Yaşasın :D

Güzel kapak (%5): 3/5
Eh :D

Final puanı: 4,1

6 Kasım 2017 Pazartesi

Kırmızı Piyano

Kitap Adı: Kırmızı Piyano
Özgün Adı: Black Mad Wheel
Kitap Yazarı: Kırmızı Piyano
Çeviren: Aslı Dağlı

Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 351
Baskı Yılı: 2017

Josh Malerman'ı çok severim, dolayısıyla yepyeni kitabı Kırmızı Piyano için de çok heyecanlıydım. Kitabın tanıtımında Malerman için "sınır bilmeyen bir türde sınır tanımadan yazan" şeklinde bir ifade var. Josh Malerman'ı ancak bu kadar iyi tanımlayabiliriz herhalde :D

Philip Tonka askerliğini bando olarak yapmış bir müzisyen. Amerikan ordusunun Afrika'da keşfettiği ve büyük bir silah olduğunu düşündüğü gizemli bir sesi tespit etmek üzere müzik grubu Danes ile birlikte bir göreve davet ediliyorlar. Amaçları çöle gidip sesin kaynağını bulmak ve sesi tanımlamak.

"Ne tür bir ses insanı tehlikeye atabilir ki?"


Bu olaya paralel olarak bir de Amerika'da gizli kapaklı bir hastaneyi okuyoruz. Philip akıl almaz bir şekilde yaralanmış. Vücudundaki bütün kemikler kırılmış. Vücudu garip bir şekilde "yassılaşmış". Uyanmasına imkansız gözle bakılan Philip'in tedavisinde rol alan Ellen isimli bir hemşireyi görüyoruz bu kısımda da. Mucizevi bir hızla iyileşen hastasının gizemini çözmeye çalışıyor.

Malerman'ın çok enteresan bir kafası ve inanılmaz geniş bir hayalgücü var bence. Yani, kitapta neler olduğunu anlamakta zorlandım gerçekten. Hatta çevirmeni olan Aslı Dağlı'ya falan da sordum. Sesin kaynağı olarak düşündüğü şey... Çok enteresan. Farklı. Yüz yıl düşünsem aklıma gelmez :D Böyle bir ses düşünsem daha farklı bir şey düşünürdüm ben gerçi. Daha gürültülü, çok ağır metallerin birbirine sürtünmesi falan gibi bir şey olabilirdi :D

Gerçekten güzel bir kitaptı. Şimdi düşününce Kafes'i daha çok sevdiğime karar verdim ama bunun sebebi bu kitabın sonunda beynimin yanması olabilir :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Sıradışıydı. Farklıydı. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Meraktan hızlı hızlı okuyorsunuz resmen :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Aslı Dağlı çevirisi der susarım :D Bir kelime için saatlerce düşündüğüne şahit oldum. 

Orijinal isim (%10): 0/5
Black Mad Wheel imiş :D

Güzel kapak (%5): 4/5
Şömizden ziyade içine bayıldım ben :D

Final puanı: 4

2 Kasım 2017 Perşembe

Cadılar Bayramı Ağacı

Kitap Adı: Cadılar Bayramı Ağacı
Özgün Adı: The Halloween Tree
Kitap Yazarı: Ray Bradbury
Çeviren: Ümit Kayalıoğlu

Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 131
Baskı Yılı: 2017

Cadılar Bayramı Ağacı, İthaki'nin Cadılar Bayramı arefesinde çıkardığı tematik kitaplardan biri. Bradbury'yi siz de benim gibi Fahrenheit 451'den tanıyorsunuz büyük ihtimalle. Ben öykü kitapları olduğunu bilmiyordum. Bunun dışında birçok başka öyküleri de varmış üstelik. Bu öykü de çoook eskiymiş aslında ama şimdi yeni baskısı yapılmış.

Sekiz erkek çocuk Cadılar Bayramı'nda kostümleriyle bir evde toplanıyor. Ancak bu sırada arkadaşları Balbağı'nın kaybolduğunu öğreniyorlar. Onu aramaya başlarken de gizemli bir adamla karşılaşıyorlar. Adam hem onlara yardımcı oluyor hem de Cadılar Bayramı'nın tarihine ilişkin ürkütücü hikayeler anlatıyor.



"Cadılar Bayramı nedir? Neden başlamıştır? Nerede? Niçin? Büyücüler, kediler, mumya tozları, hayaletler. Hepsi orada, kimsenin dönmediği o diyarda. Karanlık okyanusa dalacak mısınız, çocuklar? Karanlık gökyüzünde uçacak mısınız?"

Cadılar Bayramı Ağacı tam bir kış kitabı bence. Boş bir gününüzde, sıcacık yorganın altında birkaç saatte bitirmelik kitaplardan. Arka kapağındaki "tekinsiz bir macera" ifadesine de katılıyorum. Gotik havası ekstra bir okuma keyfi sağlıyor.


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Öykü olduğu için çok hızlı okunabiliyor. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 3/5
Trick or treat'in çevirisini çok anlamsız buldum. Orijinalini bilmeyen biri ne diyor bu falan diye bakar yani :D

Orijinal isim (%10): 5/5
Halloween Tree!

Güzel kapak (%5): 5/5
Kapak aşırı tatlı ya :D

Final puanı: 4,1