28 Haziran 2017 Çarşamba

Fi (Üçleme, #1)

Kitap Adı: Fi
Kitap Yazarı: Azra Kohen
Yayınevi: Destek

Sayfa Sayısı: 600
Baskı Yılı: 2017

Son zamanlarda her yerde gördüğünüz, herkesten duyduğunuz Fi'yi okudum sonunda. Aslında kitapları okumak konusunda kaygılarım vardı. Çünkü gördüğüm yorumların çoğu kitabın zayıf bir kurgusu olduğuna ve beğenilmediğine işaret ediyordu. Ama daha sonra dizi sezon finali yaptı ve ben de o merakla okuyayım dedim. Bu anlamda Azra Kohen'in amacına ulaştığını söyeyebiliriz bence, dizi olmasaydı ben bu kitapları okumazdım.

İster istemez diziyle karşılaştırarak ilerleyeceğim ama odak noktam kitap olacak. Çünkü kitapta eleştirilecek birçok nokta var. İlk olarak gerçekten zayıf bir kurgu var. Yazar bir şeyler söylemek istemiş, bazı konularda fikirleri var. Ama bunları deneme gibi kurgu olmayan bir tür ile yapmak yerine bu kurgu dünyayı oluşturmuş ve söylemek istediklerini karakterler ağzından iletmiş bize. Örneğin, darbelerle ilgili fikirlerini söylemek için Özge'nin çıkardığı magazin dergisinin adını Darbe koymuş ve fırsat bu fırsat Özge'nin ağzından iki sayfaya yakın konuşmuş :D 

Kitapla ilgili ikinci sıkıntım karakterlerin gerçek olamayacak kadar mükemmel olması. Üstelik hepsi hiç çekinmeden bolca dile getiriyor bunu. "Benim gibi neredeyse mükemmel biri (Neredeyse demiş, Allah razı olsun :D) nasıl iş bulamaz?" falan diyor Özge. Bu mükemmellikten gaz alarak bütün karakterlerden sık sık ağdalı konuşmalar da duyuyoruz. Hepsi kendini gerçekleştirmiş, dünyanın sırrını çözmüş. Dolayısıyla mütemadiyen hayat dersi falan veriyorlar, çok derin konularda felsefi açıklamalar yapıyorlar falan.

Dizideki Deniz'de gördüğümüz "Sanat sanat içindir Duru. Beni anlamıyorsun." triplerini kitapta çok daha fazla görüyoruz. Çevresindeki aciz insanlar asla Deniz gibi düşünemiyor, onun beyni mükemmel çünkü. O yüzden hepsi kendini boşa yıpratıyor, gerçek resmi göremiyor falan. Dedim yeter, sen kalk egon otursun biraz da :D


Biraz da yazım, imla, edisyon gibi konularda sıkıntılar var. İlk olarak kitapta bir sürü yazım ve imla hatası var. Yazar bazen cümlenin şiddetini göstermek için cümle sonuna üç tane ünlem koymuş. Random falan da atsaydın? :D Bazı yerlerde de parantez içine aksiyon ifadeleri koymuş. "... kendini dışarıda tutabiliyorsun (gülerek) belki de hayat seni dışarıda tutuyor." örneğinde olduğu gibi. Ne bu, tiyatro metni mi? :D

Beni en rahatsız eden konu da yazarın konuşma diliyle yazması. Kitap boyunca "gelicem, gidicem, yapıcam,"lar havada uçuştu. Diyeceksiniz ki, karaktere uygun yazmıştır belki, onun öyle konuştuğunu göstermek için falan. Hayır, bu ne bir karaktere ne de bir duruma özgü. Tamamen rastgele olarak, her karakterde herhangi bir anda görebiliyoruz. Dolayısıyla hiçbir anlamı yok. Bu tutarsızlık, yazar sanki bazı kelimeleri doğru yazmayı bilmiyormuş ya da yazarken kendini kaptırmış da mesaj yazıyormuş gibi yazmış olarak gösteriyor. Sonlara doğru "Yeter artık, bu saçmalık bitsin!" dedim :D

Bir de acayip sinir olduğum bir detay daha var. Her yere Tanrı sokuşturma çabası! :D Alakalı alakasız her yerde üst üste Tanrı kelimesini görüp duruyorsunuz. Alt metinde daha derin şeyler var gibi gösterme çabası mı bilmiyorum ama çok kötü duruyor :D "Tanrılar gibi özgürdü." ne demek? Daha önce böyle bir şey duydunuz mu hiç? Kuş olmasın o? :D

Sonuç olarak kitabı çok sevmedim. Öncesinde diziyi izlediğim için kurgudaki eksiklikleri otomatik olarak doldurmuş bulundum ama diziyi izlemeseydim kitabı daha da az severdim. Ayrıca söylemeliyim, evet dizi epey farklı ilerliyor :D Üstte bahsettiğim tüm sebeplerden dolayı kitap bir psikologun elinden çıkmış, büyük alt metinler taşıyan bir kitaptan ziyade, amatör bir platformda 13-15 yaşında birisi tarafından yazılmış bir kitap tadı verdi bana. Öyle bir kitapta yapılacak hatalar yaplmış yani. Kimse kusura bakmasın :D

Benim elimdeki baskı, kitabın 245. baskısı. Yayınevi bu kadar baskı yaparken keşke bir tane de işinin ehli bir editör tutup kitabı elden geçirseydi. Benim okuduğum versiyon, editör düzenlemesi yapılmış hali ise, o editörün işi bırakması kendisi ve yayın camiası için daha hayırlı olabilir :D

Son olarak, uzun bir süre Çi'yi okumayı düşünmüyorum. Ayrıca bunu söylemekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim, ikinci kitabı temsil eden χ harfi Çİ DİYE OKUNMUYOR. Keşke birileri akıl edip Wikipedia'ya falan baksaydı :D 

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 2/5
Kurgu zayıftı. 


Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 3/5
Akıcıydı diyebilirim. 

Baskı kalitesi (%5): 2/5
Hangi birini söyleyeyim :D

Güzel kapak (%5): 3/5
Kapak da ortalama bence :D 

Final puanı: 2,55

5 yorum:

  1. Kitabı yarım bırakmış,biterememiş biriyim ama diziyi sevdim.Önemli anektotlar buldum orada.

    YanıtlaSil
  2. Bende bu gün son kitabı bitirmiş bulunmaktayım. :) Yavaş ilerledim geç de olsa bitirebildim :) Diziyi de izliyorum tabi ki :)

    YanıtlaSil
  3. Ömer bey Eleştiriniz harika yalnız dizi kitaptan kopmaya mı başlıyor gibi birşey mi anladım orda "Dediniz ya dizi zaten ayrı bir kurgu" umarım doğru anlamışım

    YanıtlaSil
  4. Azra Kohen'in videolarını izleyip, röportajlarını okuduktan sonra FİÇİPİ üçlemesini okuyup, dizisini izledim. Azra Kohen kitlesel bilince, üretime, bilinçlü tüketmeye, doğaya, canlılara ve birey olmakla ilgili kaygıları var. Aeden'i okurken sarsılacağımı biliyorum. Tanıtım için teşekkürler.

    Kohen hakkında yazımı keşfetmeniz için siteme beklerim.
    https://forestofnoreturn.blogspot.com/search/label/azra%20kohen

    YanıtlaSil
  5. Ayh ben yarısındayım kitabın, diziyi bu yaz izledim, sonra söyleşilerini dinledim, vaadettiklerini gerçekten veriyor mu diye merakımdan da kitaba başladım. 300 sayfada tükendim, rahatsız olduğunuz her konuya katılıyorum. Ayrıca bu Duru'ya niye illa birileri sahip oluyor ya da Duru birilerine? Herkes kendisine ait olurken birbirini sevemiyor mu? "İbne değildi, daha da kötüsüydü" ne demek? Sen ne yapıyorsun Azra Kohen, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

    YanıtlaSil