29 Nisan 2016 Cuma

Arşiv (The Archived, #1)

Kitap Adı: Arşiv
Özgün Adı: The Archived
Kitap Yazarı: Victoria Schwab
Çeviren: Tuğçe Kayıtmaz
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 374
Baskı Yılı: 2016


Arşiv beklentimi hiç de karşılayamayan bir kitap oldu maalesef. Ne düşündüğümü şu an tasvir edemem ama arka kapak yazısını okuyunca çok farklı şeyler hayal etmiştim ben. "Ölülerin raflardaki kitaplar gibi durduğu bir yer hayal edin..." deyince ben bu kitap favorilerimden olacak falan diye düşünmüştüm mesela. 

Ama bilemiyorum, bazı kitaplara karşı nötr oluyorum ben. Bu kitap da öyle oldu. Akıcılıkta bir problem yok, gayet kolay okunuyor falan. Ama okuduğum süre boyunca bir saniye bile heyecanlanmadım. Kitabı bitirdiğimde de zerre kadar merak yoktu aklımda bitişiyle ilgili, devam kitabıyla ilgili falan. 



Konuyu biraz anlatayım. Bir arşiv var, kütüphane gibi bir şey, aslında daha çok arşiv odası :D İnsanlar öldüğünde kendi bedenlerinde 'dosyalanıyorlar'. Bütün hayatları, her saniyesi var bu dosyanın içinde ve arşive kaldırılıyorlar ve bu ölülere Tarih deniyor. Normalde arşiv raflarında ağır bir uykuda oluyorlar ama bazen çok huzursuz olduklarında uyanıp 'Koridor'da dolaşıyorlar ve çok saldırgan oluyorlar. Koridor da bir nevi Araf. Bu arşivi ve Tarihleri koruyan Koruyucular ve Kütüphaneciler var. Sanırım 16 yaşındaki karakterimiz Mackenzie de bir koruyucu ve tabii ki tam onun zamanında arşivde garip şeyler olmaya başlıyor :D

Böyle işte, epey anlattım :D Ama gerçekten, normalde bu konuyu sevmem lazım. Ama tık yok yani :D Şu an düşünüyorum ve ikinci kitabı okumak istemek için hiçbir sebep bulamıyorum. Sonu da zaten öyle dümdüz bitti. 

Öyle işte, bir şans verin yine de. Belki çok seversiniz, benden farklı olarak. Bu kitabı ilk okuyanlardan biri benim sanırım, diğerlerinin yorumunu merak ediyorum :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Konu özgün bence ama bilemiyorum ya :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 3/5
Ya aslında sürükleyiciydi ama beni hiç sarmamasını da buraya bağlıyorum :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Yazım hatası falan gördüğümü hatırlamıyorum, baskısı güzeldi.

Orijinal isim (%10): 5/5
Pegasus her zaman yapmaz bunu, kıymetini bilelim :D

Güzel kapak (%5): 3/5 
Aman aman güzel değil bence.

Final puanı: 3,3

25 Nisan 2016 Pazartesi

Isla ve Mutlu Son (Anna and the French Kiss, #2)

Kitap Adı: Isla ve Mutlu Son
Özgün Adı: Isla and the Happily Ever After
Kitap Yazarı: Stephanie Perkins
Çeviren: Aslı Tümerkan
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 328
Baskı Yılı: 2016


Kitabı az önce bitirdim. Aslında dün tek oturuşta bitirecektim ama sonra "bu kadar güzel bir kitap bir günde bitmesin" diyerek 100 sayfasını falan bırakmıştım. Dün bu kitabı Lola'dan daha çok sevdiğimi düşünüyordum. Bugün de hala öyle sanırım.

Bundan emin değilim, çünkü iki şey var. Birincisi Isla'nın gerizekalı hareketleri :D Salak salak davranıp, bunları aptalca mantığa bürümeye çalışıyor. Sonlara doğru Isla biraz sinirimi bozdu işte. 

Bir de büyük mesele var. Bu kitaplardaki aşklar gerçek olamaz. Cricket ve Lola arasındaki ilişki de, bu kitapta Josh-Lola ilişkisi de gerçek olamayacak kadar güzel. Bu kitabı okumak bana ne kadar yalnız olduğumu ve neye ihtiyacım olduğunu hatırlattı. Ama sonra gerçek olamayacak bir şeyin eksikliğini hissediyorum diye kendime sinir oldum. Bu da böyle bir depresyon günlüğü :D Neyse, işler gerçek hayatta hiç de böyle yürümüyor özetle.



Kitabın son sahnelerinde Lola ve Cricket'i görmek çok güzeldi. Ben henüz okumadım ama ilk kitaptan Anna ve St. Clair de vardı. Yazar hepsini birbiriyle arkadaş yapmış ve bu detayı çok beğendim.

Öyle işte. Son olarak Mavi Kalem blogunun sahibi Burak'ın söylediklerine kesinlikle katıldığımı söyleyeceğim. Bu kitaplar ile yazarın naif, düzgün erkekler de olabileceğini gösterdiğini söylemişti, ki kesinlikle öyle. Artık şu badboy safsatalarından kurtulalım lütfen! :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Şu bahsettiğim gerçek olamayacak kadar güzel aşk için buradan kırıyorum.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Akıcılığı çok iyiydi.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir iki tane yazım hatası var ama takılmaya gerek yok. Baskısı zaten harika. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Orijinal isimlerin kullanılması gerçekten harika. En çok French Kiss'i nasıl çevireceklerini merak ediyorum :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Bu seride kapaklara hikayeyle ilgili görseller koymalarına bayılıyorum.

Final puanı: 4,65

22 Nisan 2016 Cuma

İçimdeki Müzik

Kitap Adı: İçimdeki Müzik
Özgün Adı: Out of My Mind
Kitap Yazarı: Sharon M. Draper
Çeviren: Zeynep Kürük
Yayınevi: Genç Timaş
Sayfa Sayısı: 263
Baskı Yılı: 2016

Yeni bir 2016 favorisiyle merhaba! Hem de üst sıralardan! :D İçimdeki Müzik çok çok güzeldi. Daha başladığı anda belli etti kendini, ben bu kitabı çok beğeneceğim dedim hemen ve öyle de oldu. 

İçimdeki Müzik'i 11 yaşındaki Melody'den okuyoruz. Melody'nin beyin felci var, tam olarak spastik ikili kuadripleji, kendisi söylüyor. Ve bu nedenle tekerlekli sandalye ile hareket edebiliyor, kendi başına yemek yiyemiyor, konuşamıyor, kalem dahi tutamıyor. 

Ama zekasıyla ilgili hiçbir problem yok. Çok güçlü bir fotografik hafızası var, yıllardır duyduğu her şeyi ezberliyor. Ama bir kelime bile konuşamıyor. 



Anne ve babası harika insanlar. Bir de komşusu Bayan Violet. O kadar güzel insanlar ki, okurken gözleriniz yaşarıyor. Melody'yi koşulsuz seviyorlar ve hayatını kolaylaştırmak için her şeyi yapıyorlar. Okulda salak salak davranan öğretmenler ve öğrenciler var tabii ki, ama Melody yine de hayat dolu ve çok tatlı bir kız. 

İşte Melody'nin hikayesini okuyoruz birazcık. Çok güzeldi ya, daha ne denir bilmiyorum. Sadece sonunu daha farklı isterdim. Daha mutlu, coşku dolu falan. Biraz buruk bitti, bu da beni üzdü. 

Bu kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Kendi türünün iyilerindendi. İnsanları dış görünüşle yargılamamayı, her insana bir şans vermeyi, önyargılı olmamayı anlattı Melody bize. Böyle kitaplar daha çok okunsun ve daha çok yayılsın istiyorum.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Bu temada kitaplar okumuştuk ama beyin felci okumamıştık daha önce. Güzeldi.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çok çok akıcıydı. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 4/5
Noktalama işaretleri bazen yanlıştı, ama çok dert değil :D

Orijinal isim (%10): 0/5
Out of My Mind!

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapağı çok şeker :D

Final puanı: 4,1

20 Nisan 2016 Çarşamba

Oyun Ustası (The Mortality Doctrine, #1)

Kitap Adı: Oyun Ustası
Özgün Adı: The Eye of Minds
Kitap Yazarı: James Dashner
Çeviren: Selim Yeniçeri
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 304
Baskı Yılı: 2016

Oyun Ustası'nı dün bitirdim ve rahatlıkla beğendiğimi söyleyebilirim. Ama öyle favorilerimden de olmadı nedense. Kendi kulvarındaki Başlat ile ya da Erebos ile kıyaslanınca bir tık gerideydi benim için. 

Okurken şunu fark ettim ki ben sanal gerçeklikle ilgili bir şeyler okumaktan çok keyif alıyorum. Hayatında hiç çevrimiçi oyun bile oynamamış biri için garip değil mi? :D Ama sanal gerçeklik başka bir şey ve epey ilgimi çekiyor :D

Konudan biraz bahsedeyim. Sanal Ağ dedikleri bir sanal gerçeklik oyunu var. Bu oyuna girmek için tabut gibi bir kutu kullanılıyor. O kutuya girince dokunaçlar kablolar falan vücudunuzla etkileşime geçiyor oyunda yaşayacağınız her türlü deneyimi gerçekçi kılabilmek için. O kadar ki, her türlü kıyafet bu gerçekliği bozduğundan, tabuta çıplak giriyorlar. Tabutun içindeki bir tür sıvı oyun boyunca oyuncuyu besliyor, çünkü bazen saatlerce oyunda kalıyorlar.


İşte bu oyunda Michael, genelde arkadaşları Bryson ve Sarah ile takılıyor. Bir gün Michael'in kapısını oyunun güvenlik birimi çalıyor ve ona bir görev veriyor. Kaine adında bir oyuncu insanları oyuna hapsederek onları tehdit ediyor, hem oyun hem de gerçek dünya için tehlike arz ediyor. Michael ve arkadaşları da oyunun içinde Kaine'in peşine düşüyor.

Kitap oldukça kolay okunuyor. Klasik Pegasus kitabı; sayfalar kalın, punto büyük. Dolayısıyla bir oturuşta rahatlıkla bitirilebilecek kitaplardan. Konu itibariyle de oldukça ilgi çekiciydi benim için. Bu bir seri olduğu için bu kitabın başlangıç kitabı olduğu da belli oluyordu bence. Öyle bir giriş yaptı, olayları karıştırdı ve bitti :D

Kitabı beğendim ama ikinci kitabı çıksın diye gün sayacağım kadar bayıldım da diyemiyorum. Ama öneririm, Erebos'u ve Başlat'ı sevdiyseniz bunu da sevmeniz yüksek ihtimal.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Oyunun içinde bulunan canlılar falan açısından özgün bir kurguydu. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Dediğim gibi tek oturuşluk kitap :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 3/5
Çeviri ve baskı güzeldi.

Orijinal isim (%10): 0/5
Ne kitabın ne de serinin adı doğru :D

Güzel kapak (%5): 3/5 
Kapağı sevmedim ya, yansıtan bir yüzeyi var ve fotoğraf çekilmiyor :D

Final puanı: 3,95

16 Nisan 2016 Cumartesi

Winter (The Lunar Chronicles, #4)

Kitap Adı: Winter
Özgün Adı: Winter
Kitap Yazarı: Marissa Meyer
Çeviren: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 800
Baskı Yılı: 2016

Winter bitti... Ne denir bilemiyorum. Çok güzeldi. Bu seri kesinlikle tüm zamanların en iyi serilerinden biriydi benim için. Dün ve bugün toplamda 600 sayfa okuyarak 4 günde bitirdim bu kitabı. Hem zaten çok akıcıydı hem de ben neler olacağını çok merak ediyordum. 100 sayfa okuyup bırakınca aklım onda kalıyordu, canım ders falan çalışmak istemedi. Ben de oturup bitirdim :D

Bir önceki yazımda söylemiştim, umarım Winter'da görkemli savaş sahneleri görürüm diye. Öyle olmadı. Ama çok güzel bir isyan gördüm. Çok güzel bir başkaldırı gördüm. Her şey çok güzeldi. Kitabın son sayfalarını okurken gözlerim doldu. 

Ama şunu hala çözemedim, bu hangi masaldı? Yani Winter karakteri hangi masaldandı, bir türlü bulamadım. Şey gibi duruyor, hani yaşlı bir cadı bir kıza elma veriyor da kız sonra ölüyor mu ne. Bu masalı da tam çıkaramıyorum :D Hangi masal bu?



Bu kitapta beni oldukça rahatsız eden bir şey vardı ama: Çeviri! İkinci kitaptan itibaren aynı çevirmenle devam ettirmiş olsak da bu kitapta bir şeyler olmuş çevirmene, dili bozulmuş. Abuk subuk çeviriler vardı: "soruya gel soruya", "alakaya çay demle", "valla ne iyi olur", "hepinizi ananızdan doğduğunuza pişman eder" gözüme en çok batan örnekler. Komik ya da samimi olduğunu falan düşündüyse hiç düşünmesin, inanılmaz itici duruyor. 

Böyle işte. Bir serinin daha sonuna geldik. Ama bu herkese önermekten bıkmayacağım, her fırsatta ne kadar beğendiğimi söyleyip duracağım bir seri olacak. 

Keşke filmleri yapılsa. Yıllarca izlesek. Ne güzel olur!

Buradan serinin tüm kitaplarının incelemelerini bulabilirsiniz:
Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzel her şey.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
800 sayfa 4 gün :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 3/5
Çeviri sıkıntılıydı dediğim gibi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Winter !

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapak epey güzel. 

Final puanı: 4,9

13 Nisan 2016 Çarşamba

Levana (The Lunar Chronicles, #3.5)

Kitap Adı: Levana
Özgün Adı: Fairest
Kitap Yazarı: Marissa Meyer
Çeviren: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 215
Baskı Yılı: 2016

Dün başladığım Levana'yı bugün bitirdim. Kitabın sonunda Winter'ın ilk dört bölümünün olduğunu tamamen unutmuşum. Kitabın bitmesine daha 30 sayfa falan varken birden teşekkür yazısı gelince bir şok oldum :D

Bu kitapla ilgili çok uzun bir inceleme yazısı giremeyeceğim çünkü hem kitap kısa hem de esas hikayeyle alakalı değil. Yani Cress'te bıraktığımız o macera bu kitapta devam etmiyor. Bu kitap bize Levana'nın hayatını gösteriyor azıcık.

Levana'nın hayatını okumaktan keyif aldım. Çünkü üç kitaptır böyle arada sahneye giren, etrafa kibir saçıp iki üç kelime söyleyen bir karakterdi yalnızca benim için. Ama bu kitapta çocukluğunu gördük, aşkını gördük, tahta çıkışını gördük. O yüzden ben çok sevdim bu kitabı okumayı.


Paylaştığım fotoğrafa "Levana'yı sevmiyordum, bu kitabı okuduktan sonra nefret ettim." diye bir yorum gelmişti ve nedense bu yorum bana çok etkileyici geldi. Bana da böyle olacak mı diye baktım kitabı okurken, hayır olmadı :D Levana'yı sevmiyorum evet ama bu kitapla ekstra nefret de duymadım. Bilmiyorum, onu sıradan bir insan olarak görmüş olmak etkili olabilir bu düşüncemde.

Neyse işte, yolda ilk dört bölümünü okuduktan sonra eve gelip devam ettim Winter'a. Çok heyecanlıyım ya, uzuuun zamandır bir final kitabı için bu kadar heyecanlanmamıştım :D

Son olarak şu alıntıya bayıldığımı söylemeden edemeyeceğim :D

Levana cesetleri değil ama ertesi gün odaları görmüştü. İlk düşüncesi bunca kanın dudakları için nefis bir ruj olabileceğiydi.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Güzel.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çok rahat okundu.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzel!

Orijinal isim (%10): 0/5
Orijinal adı Fairest imiş. 

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapak güzel :D

Final puanı: 4,5


11 Nisan 2016 Pazartesi

Cress (The Lunar Chronicles, #3)

Kitap Adı: Cress
Özgün Adı: Cress
Kitap Yazarı: Marissa Meyer
Çeviren: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 548
Baskı Yılı: 2015

Bu seriyi aldığımdan beri bu kitabın hangi masal olduğunu çözemedim. Kapaktaki "Daha ufacık bir kız çocuğuyken, cadı onu ne kapısı ve de merdiveni olan bir uzay uydusuna hapsetti." alıntısını bir kez daha okuyunca beynimde ışıklar çaktı: Rapunzel bu!

Kitap çok güzeldi ya. Her kitap kendini daha da geliştirecekse Winter'da çıldıracağım tahminim giderek kuvvetleniyor. Cinder'ı beğenmiştim ama Scarlet da Cress de onu beşe ona katladı :D 

Bu kez Rapunzel'in hikayesini okuyoruz. Hem Kırmızı Başlıklı Kız ile hem de Külkedisi ile yolları kesişiyor. Ya bunu durup düşünmenizi istiyorum. Bu nasıl bir zeka, nasıl bir yaratıcılık ki üç masal böyle birbirine bağlanır?



Bu şey gibi de değil. Hani yazar birinci kitabı yazmış bitirmiş, sonra ikinciye sıra gelmiş, ne yazsam diye düşünmüş ve bir şeyler çıkarmış. Her kitapta bir sonrakiyle ilgili çok güzel detaylar var. Yani her şey en başından beri yazarın aklındaymış zaten, çok belli. Ve bu akıl beni kendine hayran bırakıyor. Hikaye yayıldıkça, karakterler birbirine bağlandıkça ağzım açık kalıyorum :D

Gerçekten bu seri kesinlikle tüm zamanların en güzel kitapları arasına girdi benim için. Kitaplar güzel olmasaydı bile (ki çok güzel!) sadece masalları distopik/fantastik bir dünyada yeniden işleme fikri bile başlı başına takdir etmek için yeterli.

Eğer hala almadıysanız kesinlikle alın bu kitapları. Okuoku bir ara yeniden indirime sokmuştu. Bitmişse yine de alın. Vereceğiniz her kuruşa değer :D

Şu an tek isteğim Winter'da görkemli, mükemmel savaş sahneleri görmek. O zaman alacağım keyfi tahmin bile edemezsiniz :D Lütfen olsun! :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok çok güzel!

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
550 sayfa 4 gün :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzel!

Orijinal isim (%10): 5/5
Bu da :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapak da güzel :D

Final puanı: 5


7 Nisan 2016 Perşembe

Scarlet (The Lunar Chronicles, #2)

Kitap Adı: Scarlet
Özgün Adı: Scarlet
Kitap Yazarı: Marissa Meyer
Çeviren: Deniz Arı
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 486
Baskı Yılı: 2014

Bu kitabın konusuna falan geleceğim de, önce onu bir kenara bırakın. Yazarın iki masalı böylesine bağlayabilmesine gerçekten hayran oldum. Külkedisi ve Kırmızı Başlıklı Kız. İnanılmaz gerçekten. Bundan da önce zaten yıllardır dinlediğimiz masalları alıp geleceğin dünyasında yeniden işlemek! Gerçekten büyük bir zeka ve yaratıcılık örneği. Benden bunların kırıntısı yok :D

Bu kitapta Kırmızı Başlıklı Kız'ı okuyoruz. O kırmızı başlık olayı, babaanne ve kurt gerçekten çok güzel işlenmişti. Çok çok güzeldi. Sanırım bu kitabı Cinder'dan daha çok sevdim. Bunda hikayelerin bağlanmasına olan hayranlığımın büyük katkısı olabilir.


İlk kitapta Yeni Pekin'deydik. Şimdi Fransa'dayız. Bu bile kitabı sevmeme yetmez mi? :D Scarlet babaannesiyle birlikte çiftlikte yaşıyor. Bir gün babaannesi birden ortadan kayboluyor. Scarlet de babaannesinin peşine düşüyor. Ve bu süreçte Wolf denen karakterle tanışıyor.

Wolf! Ben karakteri çok sevdim ya. Tepkileri falan çok sempatik geldi bana :D Ara ara Cinder bölümlerinin olması da çok keyifliydi. İlk kitapta Cinder ile ilgili öğrendiğimiz şeyler bu kitapta kuvvetlendi ve sanırım Cinder artık gözünü açtı! Onu istediğimiz yerde göreceğimizi umuyorum :D

Kitap gerçekten çok güzeldi. Kitap okumayı azaltacağım falan demiştim ama yine her gün 100 sayfa okudum :D Seri ve yazar her kitapta böyle kendini geliştirmeye devam ederse Winter'da zevkten çıldıracağım herhalde :D 

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok çok güzel!

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
İnanılmaz sürükleyiciydi.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzel!

Orijinal isim (%10): 5/5
Bu da :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapak da güzel :D

Final puanı: 5

3 Nisan 2016 Pazar

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

Kitap Adı: Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Kitap Yazarı: Barış Bıçakçı
Yayınevi: İletişim
Sayfa Sayısı: 167
Baskı Yılı: 2004


Bizim Büyük Çaresizliğimiz'e başlama konusunda tereddütlerim vardı. Çünkü beni çok üzeceğini düşünüyordum. Yine üzdü. Ama düşündüğüm kadar değil. Daha çok içimi ısıttı. Çünkü çok çok güzel bir hikaye. Bu kitapla da tabii ki Erenciğim sayesinde tanıştım. #EreniSeviyoruz :D

Kitapta Ender'in ağzından Ender ve Çetin'in hikayesini okuyoruz. Görebileceğiniz en yakın, en güzel, en sıcak arkadaşlığa sahipler. Hatta öyle ki, kitapta bir ara eşcinselliğin sınırlarında dolaşan gibi bir ifade vardı.


İşte bu iki yakın arkadaş günün birinde aynı kıza aşık oluyorlar. Aşkları da çok güzel, Ender'in bunu anlatması da, her şey çok güzel. Kitabın adı çok güzel değil mi ayrıca? Bu arada bu kitap benim Barış Bıçakçı'dan ilk kitabım. Yazarı sevdim, dilini sevdim, tarzını sevdim. Muhtemelen okumaya devam edeceğim.

Kitap boyunca bir sürü cümlenin altını çizdim, hepsini paylaşmaya kalksam yazı uzar da gider. O yüzden aralarından en sevdiklerimi seçmeye çalışacağım.

*
Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum.
*
Sonra onun her şeyini ezberledim ben! Aramızda bildiğimiz bütün dillerde geçen bir konuşma başladı. O konuşmayı kesmek, en azından benim için mümkün değildi.
*
Dudaklarımız birbirine dokunsun istedim Çetin. Gerçekten yalnızca bunu istedim, yoksa, onu öpmek istedim, diye yazardım.
*
Dışarıda yağmur yağıyor, hoca kısmi türevi anlatıyor ve ben seni düşünüyorum.
*
Sınır var mı? İlişkiler için gerçekten bir sınır var mı? İnsan severken basit sınıflandırmaların sınırlarını değil kendi sınırlarını görür, kendi sınırlarında dolaşır, kendi sınırlarına değer. Benim bildiğim tek sınır bu.
*
Onu etkilemek için her şeyi, en alçakça şeyleri bile yapabilir, en süslü cümlelerle aklını karıştırabilirdim. 


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 5/5
Çok güzeldi. 

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 5/5
Bir günde rahatlıkla bitebilecek bir kitaptı, ben yaydım sadece. 

Basım kalitesi (%5): 5/5
Kindle'dan okudum, ama editte falan bir sorun yoktu. 

Güzel kapak (%5): 3/5
Kapağı anlamlandıramadım :D

Final puanı: 4.9