28 Kasım 2014 Cuma

Otomatik Portakal

Kitap Adı: Otomatik Portakal
Özgün Adı: A Clockwork Orange
Kitap Yazarı: Anthony Burgess
Çeviren: Dost Körpe
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 168
Baskı Yılı: 2007

Otomatik Portakal'ı okumayan/izlemeyen ya da en azından bilmeyen yoktur heralde. Ama kitabın adı niye böyle? Yani ne demekmiş ki o ? Yazar şöyle demiş:
Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. "Uqueer as as clockwork orange". Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikayeye çok iyi oturduğunu düşündüm...

Otomatik Portakal kitabını ana karakter Alex'in ağzından okuyoruz. Alex daha 14-15 yaşlarında leş gibi bir hayat yaşayan bir ergen. Pete, Georgie ve Dim adında üç 'kanka'sıyla birlikte uyuşturucu kullanıyorlar. Hırsızlık, gasp, insanlara zarar verme, vandalizm, tecavüz... Karışmadıkları bir suç neredeyse yok. Ama Alex uzun süredir polislere yakalanmamayı da başarıyor bir şekilde.

Fakaat bir gün bir suç işlerken (ne olduğunu okuyup keşfedin bence :D) polislere yakalanır ve hapse atılır. Olay aslında buradan sonra başlıyor diyebiliriz. Bir süre hapishanede kaldıktan sonra tahliye edilmesi koşuluyla Alex'i bir şartlama deneyine alırlar. Gerçekten de tam yazarın dediği gibi, insanı otomatik işleyen bir makine dönüştürmek üzere tasarlanmış deneylere maruz kalır Alex.

Kitabı aslında ödev için okumuştum ve biraz soğuktum kitaba. Sanki çok sıkılacakmışım, bir türlü bitmeyecekmiş gibiydi. Ama öyle olmadı. Alex'in kullandığı argo dolu dille birlikte akıcı bir şekilde gitti kitap :D Bazen komik şeyler söylüyor gerçekten, "bok püsür" favorim :D

Kitabın arkasında yazarla ilgili şöyle bir bilgi var, görünce çok şaşırdım:

1959 yılında Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı kondu ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Lynee'in geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Bu arada artık tanınan bir yazar olmuştu.

Alex hikayesini şu cümlelerle bitirdi, ben de yazımı onun cümleleriyle bitiriyorum:

Ama sizler, ey kardeşlerim, eskidenki küçük Alex'inizi arada sırada hatırlayın. Amin. Ve bok püsür.

Kitaba puanım: B+


2 yorum:

  1. yıllardır adını duyup benim de sıkıcı olabılme ıhtımalı yuzunden yanaşmadıgım bır kıtaptı.. önyargımı yıktın :)) listeme ekledim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende de vardı böyle bir önyargı ama hiç öyle değil, severek okursun diye düşünüyorum :)

      Sil