23 Aralık 2015 Çarşamba

Konuş Benimle

Kitap Adı: Konuş Benimle
Özgün Adı: Speak
Kitabın Yazarı: Laurie Halse Anderson
Çeviren: Duygu Yücel
Yayınevi: Go! Kitap
Sayfa Sayısı: 209
Baskı Yılı: 2015


Bu kitabın yazısı muhtemelen uzun olacak. Çünkü bu kitap güzel. Güzelden öte bu kitap önemli. Ve herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu kitapta cinsel saldırı var, tecavüz var. Ve bu konudaki istatistiklerde dünya rekorlarını zorlayan bir ülkede yaşıyoruz. 

Melinda konuşmuyor. Anne babasıyla bile. Çünkü yaşadığı şeyi anlatabileceği hiç kimsesi yok. Bir önceki yıl başarılı bir öğrenciyken artık okulu kıran, dersleri dinlemeyen, notları çok kötü bir öğrenci. Diyor ki: "Çeneni kapat, dudaklarını mühürle, sesini kes. İletişim kurmakla ya da duyguları ifade etmekle ilgili televizyonda duyduğunuz bütün o saçmalıklar yalandan ibaret. Aslında kimse ne söyleyeceğinizi duymak istemiyor."

Kitap aslında durağan gidiyor. Yani Melinda'nın çok içine kapanık bir hayatı var. Kimseyle konuşmuyor. O yüzden genelde gözlemlerini okuyoruz. Okulda ardiye gibi bir odaya girip saklanıyor. Zamanını orada geçiriyor bazen. Biraz resim çiziyor. Ama dikkat çektiği konu yüzünden kitabı çok beğendim. 

Kitap böyle bir anda pat diye bitiyor. Aslında güzel bitiyor. Pat diye diyorum çünkü kitabı bitirdiğinizde daha okumanız gereken 30 sayfa kalıyor. Burada kitap hakkında yazarla yapılmış bir röportaj, "Cinsel Saldırı ve İstismarın Açıklanması Durumunda Doğru Tepkiyi Verebilmek İçin On İpucu" ve Cinsel Saldırı İstatistikleri var. 



Bu on ipucunun hepsini yazmayacağım ama ilki ve en önemlisini olabildiğince büyük harflerle yazıyorum: 

Anlatan kişiye inanın. 


Yazar ilgili röportaj sırasında 12 yıldır okuyuculardan yüzlerce kez devam kitabı yazacak mı sorusu aldığını söylemiş. Devam yazmayı ciddi ciddi düşündüğünü ama bunun için Melinda'nın hazır olmasını beklediğini söylemiş.

Röportajda beni çok üzen, tüylerimi diken diken eden ve kesinlikle dikkat çekilmesi gereken bir yer daha var. Yazar erkek okuyucularından defalarca aynı soruyu duymuş ve ilk duyduğu on seferde falan dehşete düştüğünü söylemiş. Soru şu: Melinda tecavüze uğradığı için neden bu kadar üzülüyor ki? 

Daha sonra çoğu genç erkeğin cinsel saldırının kadınlar üzerindeki etkisi hakkında eğitilmediğini, medyada çok fazla cinsel içerik olduğunu ve bu yüzden seks yapmanın bu kadar büyütülecek bir şey olmadığını düşündüklerini söylemiş. 

Bununla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki. Biz bu ülkede tecavüz sahnesinin dakikalarca gösterildiği ve reyting rekorları kıran diziler izlemedik mi? Bir anne olarak, bir baba olarak, bir öğretmen olarak çocuklarınıza rıza almanın önemini, kadınların her zaman sekse istekli olmadığını ve olmak zorunda da olmadığını öğretin. Okulda çocuklarınız için okul psikolojik danışmanlarından yardım isteyin. Mahremiyet eğitimi verilsin, çocuklara dokunulması özel bölgeler ve buralara dokunmak için izin almak gerektiği öğretilsin. 

Bence okullarda çocuklara feminizm de aşılanmalı. Ama burada hemen girip feminizmin erkek düşmanlığı, erkeksiz hayat isteme falan olmadığını da söylemek lazım. Bunlar safsata. Feminizm kadınların da erkeklerle eşit haklara sahip olmasını, toplumda söz hakkına kavuşmasını, üretebilmesini, eğitim görebilmesini, temsil edilebilmesini ister. Feminist olmak için kadın olmaya gerek yok. Aklı başında her erkek bunu destekler zaten.

Yazar kitabın başında on iki yıldır taciz/tecavüz mağduru okuyucularından aldıkları dönüşlerden oluşan çok güzel bir şiir de yazmış. Ayrıca şuna da dikkat çekmiş. Tecavüze uğrayan yalnızca kadınlar değil. Genç ve yetişkin erkekler de bunu yaşıyor.

Bu kitabın Amerika'da sıkça derslerde okutulduğu, konu olarak işlendiğinden de bahsedilmiş. Keşke bizim okullarımız da bunu yapsa.

Bu kitap için bir istisna yaparak değerlendirme kriterlerine bakmadan direkt tam puan veriyorum. Çünkü bu kitabı okuyun!

Final puanı: 5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder