3 Temmuz 2014 Perşembe

Öteki

Kitabın Adı: Öteki
Kitap Yazarı: Ece Vahapoğlu
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 296
Yayın Yılı: 2009 

Eveet, Yaz Okuma Şenliği'nde adım adım ilerlerken Ece Vahapoğlu'ndan Öteki'yi de okuyup bitirdim. Başlar başlamaz bir amatörlük, bir olmamışlık kokusu geldi burnuma. Nitekim öyleymiş zaten, Vahapoğlu muhafazakar profili çizebilmek için çok zorlama ifadeler, çok havada ve basit kalıplara yer vermiş bence.

Vahapoğlu kitapla ilgili “Aylardır uğraş verdiğim, araştırdığım, Türkiye ile yetinmeyip ta İran'lara, Irak'lara, Suriye'lere gittiğim, tesettüre girip sokaklarda dolaştığım, birsürü kişiyle röportaj yaptığım, onlarca yerli ve yabancı kitap hatmettiğim, evime kapanıp aylarca kimseleri görmeden yazdığım güzelim romanım…” falan demiş. Ama kitabın, öyle farklı ülkelere gidip üzerinde uğraşılmış ince düşünülmüşlükle alakası bile yok maalesef :D


Neyse kitabın daha başlarındayken iki 'taraf'ı çok katı çizgilerle ayırmış, ben mi yanlış anlıyorum acaba diye düşünürken Vahaopoğlu'nun kendi cümleleri geldi: 

Bir yanda, kadınların başını örttüğü, kızların baskı altında yaşadığı, türküden arabeskten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dans etmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, iyi eğitim almamış, kapalı yaşayan, dini inançlara sığınan bir kesim var. 

Diğer yanda, kadınların başını örtmediği, özel kolejlerde ve üniversitelerde eğitim görmüş, az da olsa yabancı dil bilen, dans eden, eğlence seven, sinemada film seyreden, restorana giden, evi zevkle döşenmiş, çok sıcak bakılmasa da kızlarının flörtüne izin veren, müzik zevki çeşitlilik gösteren, içki içen, gazetelere bakan, Batı tarzı yaşama daha yakın bir kitle...

Beni tanıyanlar hangi tarafta olduğumu bilir :D Ama yazarın türbanlılar için çizdiği "gazete okumayan, hiç sinemaya gitmemiş, eğitimsiz, dil bilmez, kültürsüz, evini dekore etmekten bile bihaber" profili beni bile rahatsız ettiyse gerçekten çok önyargılı, abartılmış, gerçekten uzak bir yorum olmuştur. Ayrıca hemen akabinde kullandığı "Allah'a inanışları, dine bakışları bile farklılık gösteriyor" ifadesinin de çok tehlikeli olduğunu düşüyorum.

Kitapta beni ratahsız eden bir başka kısım da şuydu: "Halbuki erkek kısmı çok basitti; temel ihtiyaçları giderilsin, yeterdi. Yemeği hazırlansın, seks yapsın... Daha fazla kurcalanmasına gerek olmayan, sade bir yaratıktı." Şu ifadenin "kadın dediğin evinde oturur, çocuk yapar, kocasını hoş tutar" anlayışından bir farkı olduğunu düşünmüyorum. Anladığım kadarıyla Vahapoğlu kitabı yazarken kenisini şu 'özel kolejlerde eğitim alan, yabancı dil bilen, sinemaya restorana giden' tarafta düşünmüş   ama yaptığı erkek tanımının yobaz 'öteki'lerin kafasından bir farkı yok.

'Bir insanı mufafazakar yapmak için bu kadar mı zorlanır arkadaş' diye kitabı okurken artık kahkaha attıran saçmasapan bir detay karşıma çıktı. Türbanlı kızın ailesinin Hacı Şakir marka sabun kullandığını da belirtmeyi ihmal etmemiş. Şu noktadan sonra baştan beri vermeyi planladığım notum kesinleşmiş oldu.

Kitabı okumayıp da belki okumak isteyenler olur diye sonunu paylaşmıyorum ancak şaşırtıcı bir son yaptığını kabul etmeliyim. Kitabın son sayfasını okurken birden "oha noluyor" dedim. Ama kitabın bitiş cümlesinde türbana laf sokmayı da ihmal etmemiş kendisi, bunu da belirteyim :D

Eğer tekrar eşcinsel aşkı falan konu alan bir roman yazmayı düşünürse işe koyulmadan önce Ayşe Kulin'den Gizli Anların Yolcusu'nu okumayı öneriyorum Vahapoğlu'na. Belki bir kaç şey kapar :D

Kitaba puanım: F-

1 yorum: