Kitap Adı: Puslu Kıtalar Atlası
Yayınevi: İletişim
Sayfa Sayısı: 238
Baskı Yılı: 2015
Ben bu kitabı uzun zamandır okumak istiyordum aslında. Ama kitabı artık almamı sağlayan şey Arka Kapak dergisinin Haziran sayısı oldu. Çünkü bu sayıda İhsan Oktay Anar'ı dosya konusu olarak işliyorlar ve hem yazar hem de kitapla ilgili çok güzel yazılar var.
Ben de işte geçenlerde sahafa gittiğimde aldım bu kitabı ve okudum. Tam olarak ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. İlginç ve karışık bir kitaptı. Zaten dönem olarak Osmanlı'yı (?) anlattığı için eski bir dile sahip, bir de kitap 1995'te yazılınca bir kat daha eskilik gelmiş :D Dolayısıyla hızlıca okunan bir kitap olmadı benim için.
Konu olarak da çok anlatılabilir bir içeriğe sahip değil bence. Farklı hikayeleri anlatıyormuş gibi görünse de hepsi bir yerden birbirine bağlanıyor. Ama temel olarak Uzun İhsan Efendi'nin düşüncelerini alabiliriz herhalde. Kendisi bütün dünyanın kendi hayallerinin ürünü olduğunu söylüyor. Çevresindeki her insan o hayal ettiği için var, bir olayın gerçekleşmesini yalnızca hayal ederek sağlayabilir. Şöyle diyor:
"Gördüğün her şey benim düşüncemden ibaret. Bunu sakın unutma. Zihnimle bütün olaylara yön verebilirim. Eğer ister ve düşünürsem, şu gemiyi içindekilerle birlikte yok edebilirim."
Kitabı alırken çok beğenmeyi istemiştim. Öyle olduğunu söyleyemiyorum. Bilmiyorum belki de tam olarak anlayamadım kitabı :D Güzeldi evet ama okuması zordu. Ben her zaman su gibi akıp giden kitaplar okumaya alıştığım için bu garip geldi bana :D
Kitabı içinde biraz anti maddeyle, zaman yolculuğu ile de ilgili şeyler vardı, bunlar güzel detaylar.
Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Güzeldi.
Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 3/5Dili itibariyle akıcılığı azaldı benim için.
Basım kalitesi (%5): 5/5
Güzel.
Güzel kapak (%5): 3/5
Kapak ne mana anlamadım :D
Final puanı: 3,5
ihsan oktay anar'ın bütün kitapları bir çok küçük hikayeden oluşuyor sonra bağlanıyor ve evet akıcı değil zor bir dili var ama ben puslu kıtalar atlasına bayılıyorum:) bence 4.5 :D
YanıtlaSil