29 Temmuz 2017 Cumartesi

Doktor Ox'un Deneyi

Kitap Adı: Doktor Ox'un Deneyi
Özgün Adı: Une Fantaisie du Doctor Ox
Kitap Yazarı: Jules Verne

Çeviren: Alev Özgüner

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 96
Baskı Yılı: 2017

Jules Verne çocukluğumun yazarlarındandır. Okumayalı yıllar olmuştu, modern klasikler dizisi sayesinde kitapları çok güzel kapaklarla tekrar basılıyor ve ben de birkaçını aldım yakın zaman önce.

Nasıl anlatsam bilmiyorum ama Doktor Ox'un Deneyi hiç beklediğim gibi çıkmadı. Yani ben Jules Verne'i daha bir bilimkurgu babası falan olarak hatırlıyorum ve beklentim de bu yöndeydi sanırım. Gerçi 90 sayfalık kitaptan dolu dolu bir bilimkurgu beklemek de hata sanırım. Zaten kitap da bir novella olarak geçiyor.



Quiquendone isminde hayali bir şehirde geçiyor hikaye. Buradaki tüm insanlar sinir bozucu derecede uyuşuk. Hayat resmen yavaş akıyor. Asla öfkelenmek falan yok, on yıllardır en ufak bir suç bile işlenmemiş. Polisler laf olsun diye dolaşıyor sokaklarda. Herkes o kadar sakin ki insanların nabızları bile 50'yi geçmiyor.

Doktor Ox ve asistanı Ygene elektrik döşeme iddiasıyla geliyor bu şehre ve şehrin her tarafına boru döşemeye başlıyorlar. Ancak Doktor Ox'un bu aşırı sakin insanlar üzerinde bir deney yapma planı var. Biz de bu süreçte olanları okuyoruz.

Kötü bir kitap değildi ama çok keyif aldığımı da söyleyemeyeceğim. Dediğim gibi hem beklediğim gibi çıkmadı hem de kısacık olduğu için hikayenin tadına varamadım sanırım. 


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Eh :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Akıcıydı.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Gayet güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Bu tam olmamış :D

Güzel kapak (%5): 4/5 
Kapağı güzel bence. 

Final puanı: 3,8

28 Temmuz 2017 Cuma

Mürekkep ve Yıldızların Kızı

Kitap Adı: Mürekkep ve Yıldızların Kızı
Özgün Adı: The Girl of Ink and Stars
Kitap Yazarı: Kiran Millwood Hargrave

Çeviren: Berke Kılıç

Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 249
Baskı Yılı: 2017

Mürekkep ve Yıldızların Kızı, 2017'de British Book Awards ve Waterstones'tan en iyi çocuk kitabı ödülleri almış tatlı mı tatlı bir kitap. Konusuna falan geçmeden önce, şu kapağa bir baksanıza! Harika değil mi?

Kartograf olan babasıyla birlikte yaşayan Isabella'nın en büyük hayali yaşadıkları yerde "bilinmeyen" olarak bilinen ve geçilmesi yasak olan bölgelere gidip oraların detaylı bir haritasını çıkarmak. Bir gün arkadaşı bu bölgede kayboluyor ve kaybolmadan önce arkadaşıyla kavga ettiği için kendisini suçlu hissediyor Isabella.


Bunun üzerine saçlarına keserek erkek kılığına giriyor ve Vali'nin kızı olan bu arkadaşı için kurulmuş olan arama ekibine katılıyor. Ancak Unutulmuş Diyarlar hakkında pek çok canavar efsanesi var. Bu bölgeler hiç tekin olmayan kurak yerler. Böylece Isabella, macera dolu bir yolculuğa çıkmış oluyor.

İçinde fantastik ögeler de barındıran, bir çırpıda okunan oldukça keyifli bir kitaptı Mürekkep ve Yıldızların Kızı. Çocuk kitabı diye geçiyor ama bu bizi ne zaman durdurdu ki? :D Böyle şeyler okumayı seviyorsanız kesinlikle göz atmanız gereken bir kitap. Kapağının harikalığının yanında her sayfada çok güzel çizimler ve detaylarla da süslenmiş. Bence sadece bunlar için bile alınabilir :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Gayet akıcı bir kitap. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Gayet güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Seni seviyorum Yabancı! :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapağı çok güzeeeel. 

Final puanı: 4,2 

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Kurak (Aaron Falk, #1)

Kitap Adı: Kurak
Özgün Adı: The Dry
Kitap Yazarı: Jane Harper

Çeviren: Pınar Polat

Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 356
Baskı Yılı: 2017

Kurak, İthaki'nin en yeni polisiye bebeklerinden :D Ben de merak ettiğim için elime ulaşınca çok bekletmeden okumaya başladım.

Kitap, kuraklıkla başa çıkmaya çalışan bir kasabada yaşanan bir cinayeti konu oluyor. Luke Hadler isimli bir adam, ortada bilinen hiçbir sebep yokken evdeki karısını ve küçük çocuğunu öldürüyor, daha sonra da aynı tüfekle kendini de vurmuş olarak arabasında bulunuyor.

Luke'un bu kasabada yaşayan çocukluk arkadaşlarından biri olan Aaron, 20 yıl sonra cenaze için kasabaya geri dönüyor ve bir şekilde kendini soruşturmanın içinde buluyor. Bir yandan cinayetin sebebini öğrenmeye çalışıyorlar, bir yandan da 20 yıl önce Luke ile paylaştığı sırrın da tekrar ortaya çıkmaya başladığını görüyor Aaron.


Kitabı okurken sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Neden bilemiyorum ama kitap beni içine çekemedi ve ilk sayfalardan itibaren de bunu açıkça hissettirdi. Bu türde çok daha iyi kitaplar okuduğumu düşünüyorum ve büyük ihtimalle kitabı okurken sıkılmamın sebebi de bu. Bu türde çok fazla deneyimi olmayan insanlar, büyük ihtimalle bu kitabı seveceklerdir.

Ayrıca bu yazıyı yazarken aklıma geldi, kitabın adında ve genel olarak hikayede "kuraklık" olayının vurgulanmasının sebebi neydi? Ben mi bir şeyler kaçırdım? Cinayetin yaşandığı kasabanın kurak bir iklimde bulunmasının kurguya nasıl bir katkısı vardı?

Bilgilerinden anladığımız üzere bu Dedektif Aaron Falk'un sabit karakter olarak kalacağı bir polisiye serisi olacak. Goodreads'de bir kitap daha gözüküyor. Umarım İthaki çok ara vermeden bu kitabı da çıkarır. 

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Fena değildi.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 3/5
Okurken biraz sıkıldım. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Gayet güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
The Dry!

Güzel kapak (%5): 4/5 
Ben kapağını beğendim ya!

Final puanı: 3,35

25 Temmuz 2017 Salı

Kralın Elçisi

Kitap Adı: Kralın Elçisi
Kitap Yazarı: İsmet Bertan
Yayınevi: Günışığı Kitaplığı

Sayfa Sayısı: 260
Baskı Yılı: 2011


Kralın Elçisi, belgesel yapımcısı ve tarihsel roman yazarı olan İsmet Bertan tarafından yazılmış bir epik roman. Kitabı ilk gördüğümde heyecanlanmıştım çünkü ilk kez bir Türk yazarın elinden çıkma bir epik kurgu okuyacaktım. Daha önce epik hikayeleri hep yabancılardan okuduk ama bu kitap içinde Türkiye'nin de bulunduğu Anadolu topraklarında geçiyor!

Kitapta Hattuşa denen bölgede, köyler arasında yazılı ve sözlü mesajları getirip götüren haberci bir ailenin oğlu olan Mana-Putu isimli gencin yaşadıklarını okuyoruz. Kralın emri altında çalışan atlı habercilerden olmayı hedefliyor Mana-Putu. Ancak babasıyla çıktığı bir yolculukta başlarına bir şeyler geliyor ve o günden sonra hayatı değişiyor.



Bu türün bizim edebiyatımızda da gelişmesini canıgönülden destekliyorum gerçekten. Ama kitabı okurken biraz sıkıldığımı itiraf etmeliyim :D Epik kurgular okumaya alışık olmadığımdan diye düşünüyorum. Ancak meraklıları varsa bu kitaba kesinlikle bakmalı! Yazarın benzer şekilde başka kitapları da var ayrıca. 


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 3/5
Bence biraz uzatılmıştı. 


Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 2/5
Okurken sıkıldım.

Baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir problem yoktu. 

Güzel kapak (%5): 2/5
Eh :D


Final puanı: 2,55

23 Temmuz 2017 Pazar

Ay Işığı Sokağı

Kitap Adı: Ay Işığı Sokağı
Özgün Adı: Die Mondscheingasse
Kitap Yazarı: Stefan Zweig

Çeviren: Regaip Minareci

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 74
Baskı Yılı: 2017

#herhaftabirklasik'te bu hafta Ay Işığı Sokağı'nı okudum. Modern klasikler dizisinde en son çıkan Zweig kitabıydı bu. İçinde Zweig'a ait beş hikaye var, hikayelerden biri de kitaba adını vermiş tahmin edebileceğiniz gibi :D

Açıkçası pek bana hitap eden hikayeler okuyamadım bu kitapta. Benim en çok beğendiğim hikaye Leporella oldu ama onu okurken bile sıkıldım. Neden böyle oldu bilemiyorum, kitap yanlış bir zamana falan denk gelmiş olabilir. Ama hikayeleri okurken gerçekten pek keyif alamadım, hepsinde sıkıldım. Üstelik kitabın tamamı 74 sayfa zaten, dolayısıyla hikayeler de kısacıktı hep.

Öyle işte, özetle pek sevemedim bu kitabı. Zweig'dan çok daha iyi kitaplar okudum bence :D Siz okursanız ne düşünürsünüz bilemiyorum tabii :D



Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 2/5
Pek bana hitap edemedi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 2/5
Okurken epey sıkıldım. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Gayet güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Olmuş sanırım :D

Güzel kapak (%5): 4/5 
Kapağı güzel, ilgi çekici bence. 

Final puanı: 2,55

21 Temmuz 2017 Cuma

Anna and The French Kiss (Anna and the French Kiss, #1)

Kitap Adı: Anna and The French Kiss
Kitap Yazarı: Stephaine Perkins
Yayınevi: Dutton Books

Sayfa Sayısı: 320
Baskı Yılı: 2010


Yabancı Yayınları yakın zaman önce bu kitabın çevirisinin tamamlandığını duyurdu. Ben de bu ay için İngilizce kitap arıyordum, bu kitabı da uzun zamandır okumak istediğim için Temmuz ayının kitabı bu olsun istedim.

Daha önce Lola ve Komşu Çocuk ile Isla ve Mutlu Son kitaplarını okumuştuk. Anna and the French Kiss bu serinin ilk kitabı aslında. Telifi başka bir yayınevindeydi falan, o sebeple Yabancı en son bu kitabı çıkarmak zorunda kaldı.

Ancak endişe etmenize gerek yok, çünkü kitapları istediğiniz sırayla okuyabilirsiniz aslında. Her kitapta farklı bir olay, farklı insanlar var çünkü. Sanırım Isla ve Mutlu Son'da Etienne ve Anna'yı bir sahnede görüyoruz, öyle bir şeyler oluyordu :D

Bu kitap, ailesi tarafından Paris'teki Amerikan okuluna gönderilen Anna'nın orada geçirdiği bir yılını anlatıyor. Anna, ailesi kendi fikrini almadığı için kızgın ve isteksiz. Fransızca bilmiyor, hiç bilmediği bir ülkede yalnız başına kalacak falan, pek gitmek istemiyor tabii. Anna'yı "Paris'e gidiyorsun, kendine gel!" diye sarsmak geldi içimden doğrusu :D


Bu kitap, seride en az sevdiğim kitap oldu sanırım. Kitap diğerleri gibi gayet tatlıydı, onda bir sorun yok. Ama bana olaylar biraz uzatılmış gibi geldi. Daha ilk sayfadan birbirine aşık olacağını bildiğimiz Anna ve Etienne bir türlü birbirine açılamadı, işin içine başka insanlar girdi, olaylar oldu falan. O yüzden hikayenin o sıcaklığını, o tatlılığını bir tık kaybettim gibi geldi bana. Ama şimdi düşününce bu kitap, yazarın bu serideki ilk kitabıydı. Dolayısıyla devam eden kitaplarda geliştiğini hissedebiliyorsunuz.

Etienne karakterini tabii ki çok sevdim. Anna ile aralarındaki çekim, birbirlerine karşı inanılmaz çekingen olmaları falan çok doğal ve tatlıydı. Bu günlerde giderek popüler olan kitaplarda, kadına çöplük gibi davranan, her türlü tacizi ve tecavüzü hak gören erkek karakterlerin ve bu karakterlere hayran olup "kırbaçla beni!" falan diye gezen 13-15 yaş grubu ergen kızların karşısına konabilecek en güzel örneklerden biriydi Etienne karakteri :D

Birkaç da alıntı bırakayım:

"Seriously, I don't know any American girl who can resist an English accent."

"You ought to stop listening to stereotypes and start forming your own opinions."

"The more you know who you are, and what you want, the less you let things upset you."

"For the two of us, home isn't a place. It's a person."


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Güzeldi ama birazcık uzamış gibi geldi bana. 


Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 4/5
Gayet akıcıydı. 

Baskı kalitesi (%5): 4/5
Birkaç yazım hatası gördüm. 

Güzel kapak (%5): 5/5
Kapaklar çok tatlı bu seride ya :D


Final puanı: 4,05

20 Temmuz 2017 Perşembe

Oyunbaz

Kitap Adı: Oyunbaz
Özgün Adı: Dunkler Wahn
Kitap Yazarı: Wulf Dorn

Çeviren: Regaip Mianreci

Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 382
Baskı Yılı: 2015

Kitaplığımda dolanırken Wulf Dorn'un bu kitabını okumadığımı fark ettim geçenlerde. Kitabı ne zaman satın aldığıma dair en ufak bir fikrim yok ama :D Neyse işte, uzun zamandır Wulf Dorn okumadığım için de elime almış oldum kitabı.

Kesinlikle güzel bir kitaptı ama bilemiyorum, bana o coşkuyu falan veremedi tam olarak. Ben genelde Wulf Dorn kitaplarında dehşete düşerim, çok şaşırırım ama bu pek öyle olamadı. Belki okuduğum zaman diliminden de kaynaklı olabilir, zira 2 günlük uzun ve sıkıcı yolculuklar sırasında okuyup bitirdim kitabı. 

Ama burada şunu da mutlaka söylemek lazım, yazar o kadar harika ki en kötü kitabı bile kendi türündeki diğer kitapları üçe beşe falan katlar. O yüzden siz benim "pek heyecanlandırmadı" dememe pek aldırış etmeyin. Çünkü WULF DORN! :D



Şizofren'den tanıdığımız psikiyatrist Jan Fostner isimli psikiyatirstin etrafında dönüyor olaylar yine. Önce kimden geldiği belli olmayan güller alıyor, bunu gizemli mektuplar takip ediyor. Fostner daha sonra bu mektuplar ile kasabada işlenen cinayetler arasında bazı bağlantılar olabileceğinden şüpheleniyor ve olayların içine çekiliyor.

Kitap o kadar değişik bir son yaptı ki tahmin etmeniz imkansız. "Her kitabın sonunu tahmin ediyorum, keyfim kaçıyor." diyen arkadaşların bu kitapta hiç şansları olduğunu düşünmüyorum. Denemek isteyen varsa buyursun :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Wulf Dorn'un tüm kitapaları gayet akıcı oluyor zaten. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Gayet güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 0/5
Üzgünüm :D

Güzel kapak (%5): 2/5 
Kapak ne alaka hiçbir fikrim yok :D

Final puanı: 4

15 Temmuz 2017 Cumartesi

Sineklerin Tanrısı

Kitap Adı: Sineklerin Tanrısı
Özgün Adı: Lord of the Flies
Kitap Yazarı: William Golding

Çeviren: Mina Urgan

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 261
Baskı Yılı: 2016

Sineklerin Tanrısı, William Golding tarafından yazılmış bir alegorik roman. Gelecekte, bir atom savaşından kaçırılan altı ila on iki yaş arası çocukların uçağının bir adaya düşmesiyle başlıyor hikaye. Pasifik Okyanusu'nda ıssız bir adaya düşen bu uçaktan kurtulan Büyük Britanya çocukları adada yaşamlarını sürdürmeye başlıyorlar. Ancak insanın olduğu her yerde olduğu gibi, burada da anlaşmazlıklar, çatışmalar çıkmaya başlıyor.

Kitabı okurken hiç bana hitap etmediğini ve anlayamadığımı düşündüm. Bir de çok ters bir zamana denk geldi, birkaç gün de okuyamadım. O yüzden araya zaman girince iyice koptum kitaptan. Ancak daha sonra, kitabın sonunda çevirmen Mina Urgan tarafından yazılan önsözü okudum ve pek çok şeyin altını doldurabildiğimi hissettim.

Bu kitap bir alegorik roman. Yani basit bir ıssız adada hayatta kalma hikayesinden çok ötesi. Kitaptaki her şey daha derin anlamı olan başka bir şeyi temsil ediyor. Yazar ikinci dünya savaşındaki kıyımları bizzat görmüş biri olarak yönetim sistemlerini, faşizmi, zorbalığı ve daha pek çok şeyi eleştiriyor bizim okuduğumuz kurgunun alt metninde. 



Kitabın sonuna eklenmiş sonsözün inanılmaz faydalı olduğunu düşünüyorum. O birkaç sayfalık yazıyı okumasaydım neredeyse hiçbir şey anlamayacaktım kitaptan. Yine de hakkını vererek okuyabildiğimi düşünmüyorum ama en azından birçok şeyi kafamda oturtabilmiş durumdayım :D

Bundan önceki haftalarda okuduğum klasikler için genellikle başlangıç için uygundur demiştim. Bu kitap kesinlikle değil. Belirli bir birikiminiz ve altyapınız yoksa siz de benim gibi dümdüz okuyup geçersiniz kitabı. O yüzden bir yeni başlayan olarak okumaya niyetleniyorsanız, bence çok acele etmeyin. Ayrıca internette kitapla ilgili inceleme ve analiz yazıları da bulabilirsiniz, böyle bir destekle okumak da faydalı olabilir.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Pek bana hitap edemedi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 2/5
Okurken epey sıkıldım. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Gayet güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Yaşasın! :D

Güzel kapak (%5): 3/5 
Ortalama bir kapak bence :D

Final puanı: 2,85

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Bu Bizim Hikayemiz

Kitap Adı: Bu Bizim Hikayemiz
Özgün Adı: This is Our Story
Kitap Yazarı: Ashley Elston

Çeviren: Ezgi Kızmaz

Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 327
Baskı Yılı: 2017

Bir süredir beni takip ediyorsanız siz de fark etmişsinizdir, bazı kitapları çok beğendiğim için onların yorumlarını yaparken çok coşkulu oluyorum. Bu yorumda da o coşkuyu epey göreceksiniz çünkü kitap ÇOK GÜZELDİ.

Çocukluktan beri arkadaş olan beş genç erkek. Hepsi de epey varlıklı ailelerin çocukları. Çocuklardan birinin ailesine ait bir arazide ava çıkıyorlar düzenli olarak. Yine bir sabah ava gidecekler. Ancak önceki gece sabaha kadar parti yapmışlar, alkol, uyuşturucu ne ararsanız kullanılmış. Ve bu halde yine de avlanmaya çıkıyorlar. Ve çocuklardan biri ölü bulunuyor. Geri kalan dört oğlan var. Ama hiçbiri Grant'i vuran silahı kullandığını itiraf etmiyor. Aralarında bir söz veriyorlar. Hepsi aynı hikayeyi anlatacak ve bu işten birlikte kurtulacaklar.

Tabii ki ultra zengin ailelerin çocuklarının böyle bir olaya karışması skandal etkisi yaratıyor. bir dava süreci başlıyor ama zengin babalar dört koldan baskı yapmaya başlıyor. Biz de davayı alan hakimin yanında staj yapan Kate'in etrafında okuyoruz hikayeyi. Ölen çocukla bir bağı var, ne olduğunu söylemeyeceğim, ve bu nedenle davanın bu şekilde üstünün örtülmesine izin vermek istemiyor.


Kitap inanılmaz güzeldi. Ben normalde, günlük okuma rutinim olarak ortalama 100 sayfa okurum ve o gün için kitabı elimden bırakırım. Ancak kitap o kadar heyecanlı ve sürükleyiciydi ki bırakamadım. Okudukça okudum ve kendi kendime "ben bu kitabı bugün bitirmezsem gece uyuyamam" dedim :D 

Kitabı okumadan tam olarak anlayabilir misiniz bilemiyorum ama bir kitaptan istediğim olay tam olarak bu. Yani beni tavlamak istiyorsanız böyle bir kurguyla gelin :D Hiçbir zaman düşmeyen bir tempo, meraktan tırnak yedirtecek bir kurgu, tatmin edici bir son. BANA BUNLARLA GELİN :D

Her ne kadar kitabı Kate'in ağzından okusak da yazar çok ufak bölümler şeklinde katili de eklemişti işin içine. Ara ara çıkıp o da bir şeyler söylüyordu bize. Bu detayı da gerçekten çok sevdim. Gerilimi arttırdı, iyice merak ettirdi :D

Bir Temmuz okuma listesi yapmıştım ve epey de sadık ilerliyordum ancak bu kitap elime geçince dayanamayıp hemen okumaya başlamıştım. İyi ki de okumuşum. Bu kadar şeyden sonra, "öneriyorum, alın okuyun" falan dememe gerek var mı? :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok iyiydi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Maksimum 4 saat veriyorum bitirmeniz için :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Gayet güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Yaşasın! :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapağı ÇOK GÜZEL. Konusuna falan bakmadan önce sadece kapağı için istedim bu kitabı :D

Final puanı: 5

11 Temmuz 2017 Salı

Kör

Kitap Adı: Kör
Özgün Adı: Blind
Kitap Yazarı: Rachel DeWoskin

Çeviren: Gülce Arman Bayrakçı

Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 383
Baskı Yılı: 2017

Kör, benim beklentilerimi pek karşılayamayan bir kitap oldu. Belki hoş bir giriş değil bu, ama öyle :D Emma isimli bir kızın, bir kaza sonucu görme yetisini kaybettikten sonraki hayatını okuyoruz bu kitapta.

Başlarda tabii ki epey kötü günler geçiriyor. Normal okulundan alınıp kendisi gibi öğrencilerin olduğu özel bir okula gönderiliyor ailesi tarafından. Burada Braille alfabesi okumayı öğreniyor, kendi başına yaşayabilmesi için gerekli olan temel şeyler hakkında eğitiliyor. 

Bu sırada eski okulunda bir öğrenci intihar ediyor. Toplumda epey şaşkınlıkla karşılanıyor bu çünkü yaşadıkları küçük yerde hem böyle olaylar pek görülmüş değil, hem de insanlar bu öğrencinin intihar etmesi için bir sebep de bulamıyorlar. 



Emma da bu okul arkadaşının neden intihar ettiğini öğrenmeye çalışıyor. Bu süreçte kendi hayatını onunkiyle kıyaslıyor, hayatın yaşamaya değer olup olmadığını da sorguluyor. Şimdi fark ettim, yazar kitap boyunca intihar eden Claire isimli bu kızdan bahsedip duruyor ancak kitabın sonuna geldiğimizde gerçekten neden intihar ettiğini açıklamıyor. NEDEN? :D

Kitap genel olarak böyleydi işte. Bu türdeki kitaplar çoğunlukla beni etkiler, biraz yürek burkan tarzda olurlar ama bu kitapta böyle hissedemedim. Hakkını vermek gerek, son 50 sayfaya falan girdiğimizde kitap adeta seviye atladı, güzelleşti ama genel olarak ortalamanın altında kaldı benim için.


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Eh.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Fena değildi. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu.

Orijinal isim (%10): 5/5
Blind!

Güzel kapak (%5): 3/5 
Kitabın adının Braille ile de yazılmasını sevdim ama onun dışında dümdüz bir kapak yani :D

Final puanı: 3,75

8 Temmuz 2017 Cumartesi

Genç Bir Doktorun Anıları

Kitap Adı: Genç Bir Doktorun Anıları
Özgün Adı: Записки юного врача
Kitap Yazarı: Mihail Bulgakov

Çeviren: Tuğba Bolat

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 168
Baskı Yılı: 2017

#herhaftabirklasik etkinliğimizde geçen haftanın konuğu Mihail Bulgakov'dan Genç Bir Doktorun Anıları idi. 20. yüzyılın başlarında, devrim zamanı Rusya'sının yokluk içindeki bir kasabasında çalışmaya başlayan yeni mezun bir doktoru okuyoruz bu kitapta.

Kitap bölüm bölüm ve her bölümde doktorun farklı bir hastasını tedavi etmesini ve yaşadıklarını okuyoruz. Ben böyle tıbbi içerikli şeyleri okumayı severim, o yüzden de bu da keyifli bir kitap oldu benim için.



Kitabı bitirdikten sonra uzun zamandır izleme listelerimde bekleyen A Young Doctor's Notebook dizisine baktım, bir bağlantıları var mı diye. Varmış gerçekten :D Daniel Radcliffe var başrolde, güzel bir mini dizi olmuş. Daniel role çok yakışmış bence ve çok da eğlenceli olmuş. Ayrıca kitapta okuduğum hikayeleri birebir olarak görmek, bazı cümleleri kelimesi kelimesine dizide de duymak çok iyiydi. Ama neden olduğunu anlayamadığım bir şekilde, kurguyu doğrudan etkileyecek bir detayı değiştirmişler.

Sonuç olarak, güzel bir kitaptı ve gönül rahatlığıyla önerebilirim. Kitabı okuduktan sonra diziyi izlemenizi de tavsiye ederim. Yalnızca 8 bölümlük kısa bir dizi ve kitabın hemen üzerine izleyince daha keyifli oluyor bence.


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi!

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Çok uzun bir kitap değil zaten, bölümlü olması da okumayı kolaylaştırıyor. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Modern Klasikler bu konuda sorunsuz zaten. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Olmuş sanırım :D

Güzel kapak (%5): 3/5 
Kapağı da fena değil. 

Final puanı: 4,1

6 Temmuz 2017 Perşembe

Zamanın Efendisi Hugo Cabret ve Buluşu

Kitap Adı: Zamanın Efendisi Hugo Cabret ve Buluşu
Özgün Adı: The Invention of Hugo Cabret
Kitap Yazarı: Brian Selznick

Çeviren: Merve Solmaz

Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 544
Baskı Yılı: 2012

Bu yazarı çok seviyorum biliyorsunuzdur. Daha önce Kutup Yıldızı kitabını okumuş ve bayılmıştım. O kadar çok sevdim ki 2016'nın en iyi kitabı olarak göstermiştim hatta. O günden beri de bu kitabı almak istiyordum. Geçenlerde 9.90 indirimine girince de hiç bekletmedim, hemen aldım :D

Brian Selznick bu kitapta da o harika tekniğini kullanmış. Hikayenin bir kısmı bildiğimiz yazı ile anlatırken bir kısmı da kendi çizdiği resimlerle ilerliyor. Hayranım gerçekten bu yazara :D Kitabın başında "Kağıt üzerinde sessiz bir film izlemek gibi." diye bir övgü var. Gerçekten öyle. Kitap giderek yaklaşan sahnelerin olduğu bir çizimle başlıyor. O kısımlara bakarken, hani kare kare geçen görüntüler vardır ya çok eski sinema filmlerinde, işte öyle hissettim.



Bu kez Hugo'nun hikayesini okuyoruz. Anne babası öldüğü için amcasıyla yaşıyor ve Paris Tren İstasyonu'nun saatlerinin bakımlarını yapıyorlar. İstasyonda bulunan yaşlı bir oyuncakçı ve küçük bir kızla kesişiyor yolları. Daha sonra gizemli bir resim keşfediyor. Biz de Hugo'yla birlikte esrarengiz olayları okuyoruz. 

Gerçekten, her yaştan herkese önerdiğim, mutlaka okuyun dediğim bir kitap oldu yine. Bu yazarı çok seviyorum ve her kitabını gözüm kapalı alıp okurum. Siz de kesinlikle bakmalısınız!


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi!

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Daha sürükleyici bir kitap olamaz herhalde!

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi, böyle bir baskıyı yapmak da hiç kolay değildir eminim. 

Orijinal isim (%10): 4/5
Bu tam olmamış ya :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapağı cıvıl cıvıl değil mi? :D

Final puanı: 4,55

Gurur ve Önyargı

Kitap Adı: Gurur ve Önyargı
Özgün Adı: Pride and Prejudice
Kitap Yazarı: Jane Austen

Çeviren: Hamdi Koç

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 362
Baskı Yılı: 2016

Bu kitabın ne kadar popüler olduğunu bilmeyen yoktur herhalde? Şimdi biraz kaybolur gibi oldu ama bir ara herkesin elindeydi, her yerde görüyorduk :D Aslında benim kitabı okuma sebebim biraz farklı :D Geçenlerde, uzun zamandır merak ettiğim Gözde Bekar kitabını aldım. Ve bu kitabın kapağında "Jane Austen'ın Gurur ve Önyargı kitabı günümüzde geçseydi?" yazıyor. Ben de önce Gurur ve Önyargı'yı okumazsam bu kitap benim için çok da anlamlı olmayacak dedim ve okudum! :D

İçinde bulunduğu edebiyat dönemi genel olarak böyle ürünler mi çıkarıyordu bilemiyorum ama kitapta hiçbir şey olmuyor. GERÇEKTEN HİÇBİR ŞEY :D Bennet ailesinin kızlarının evlenmeye çalışıp durmasını okuyoruz kitap boyunca. Erkekler gelip gidiyor, Bennet kızları onlara gönlünü kaptırıyor, sonra aksaklıklar falan oluyor ve kızlar bir türlü muradına eremiyor :D Ayrıca şunu da söylemeliyim, kızlarını başında atmaya bu kadar hevesli bir anne daha görmedim ben hayatımda :D


Kitabı okurken bu kitaptan çok rahat 4-5 sezon Türk dizisi çıkar diye düşündüm. Sonra bir ara instagramda bir hikaye paylaşmıştım, o zaman çoğunluğun da benle aynı fikirde olduğunu gördüm :D Kitabı okurken bir ara "Artık birileri kavga falan etse de biraz heyecan olsa." diye düşünmeye başladım :D Ama hiçkimse asla salon kadını çizgisinden kaymıyor. Tartışmaları görmeniz lazım, inanılmaz seviyeli :D

Sonuç olarak, kitabı çok beğenemedim. Sade bir dili, yalın bir anlatımı var ama ben hareketli kitaplar okumayı severim. 300 küsür sayfa boyunca genç kızları evermeye çalışmak hiç benlik değilmiş :D Kitabın çevirisiyle ilgili ufak bir sıkıntım var, onu da söylemeden geçmeyeyim. Kitap boyunca Mr., Mrs. gibi ünvanlar çevrilmeden bırakılmış. Keşke çevrilseymiş diye düşündüm. Zaten yüz bin tane karakter var, bir de bu ünvanlarla iyice karman çorman oldu her şey benim için :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 2/5
Eh :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 2/5
Çok sıkıldım okurken gerçekten.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 4/5
Ünvanlar için bir puan kıracağım :D

Orijinal isim (%10): 5/5
Güzel! :D

Güzel kapak (%5): 3/5 
Dümdüz kapak, yorum yapılacak pek bir şey yok :D

Final puanı: 2,45