Ahmet Ümit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahmet Ümit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ekim 2019 Çarşamba

Aşkımız Eski Bir Roman

Kitap Adı: Aşkımız Eski Bir Roman
Kitap Yazarı: Ahmet Ümit
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Sayfa Sayısı: 224
Baskı Yılı: 2019


Aşkımız Eski Bir Roman, Ahmet Ümit'in en yeni kitabı. Dikkat ederseniz kitabı diyorum çünkü bu bir roman değil, üç öykü var kitapta. Almadan önce hiç bilmiyordum bunu, aldıktan sonra tesadüfen bir yerlerden öğrenince bir hayal kırıklığı yaşamadım değil :D

Dediğim gibi, kitapta üç kısa öykü var: Kitaba adını veren Aşkımız Eski Bir Roman, Overlokçu Kız ve Sergey Nikolayeviç Jerkovski'ye Ne Oldu? öyküleri. Yine bir yerlerde kitap hakkında şöyle bir eleştiri okumuştum, Ahmet Ümit bitirmeyi başaramadığı kurguları böyle toplayıp yeni kitap diye satıyor diyorlardı. Üzgünüm ama buna katılıyorum, her öyküde olaylar o kadar hızlı çözülüyor ki bir sayfada oldu bittiye getirilmişti resmen. 


Ayrıca ya ben yıllar önce yeni okumaya başladığım zamanlarda fark edemiyordum ya da Ahmet Ümit'in kalemi bozulmaya başladı ama bu kitapta diyaloglar inanılmaz yapay geldi. Asla karakterlerle oturmuyor, inanılmaz eğreti duruyor konuşmalar. Yani yaşlı başlı, aşiret içinde yaşayan, doğu şivesiyle konuşan bir kadın lakin demez mesela değil mi? Bu şekilde kulağımı tırmalayan çok detay oldu kitap boyunca. Ama yine de Başkomiser Nevzat ve ekibini görmek beni mutlu etti, eski dostlarla karşılaşmışız gibi hissettim. 

Ahmet Ümit'i çok seviyorum gerçekten, bugün bu kadar çok kitap okumamın en önemli sebeplerinden biridir kendisi. Ama yazma yeteneğini mi kaybediyor, yoksa sıkıldı ama bu kadar popüler olduğu için sürekli kötünün iyisi bir şeyler mi üretmek zorunda kalıyor bilemiyorum ama son kitaplarında eskisi kadar keyif alamıyorum ben. Nerede o heyecanla okuyup sonunda deliye döndüğüm İstanbul Hatırası ya da Beyoğlu Rapsodisi, nerede bu kitap yani... 

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 3/5
Ehh. 

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 4/5
Yani zaten kısa öyküler, ne kadar akıcı olmayabilir ki :D

Baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu. 

Güzel kapak (%5): 3/5
Ehh :D

Final puanı: 3.6

18 Mart 2018 Pazar

Kırlangıç Çığlığı

Kitap Adı: Kırlangıç Çığlığı
Kitap Yazarı: Ahmet Ümit
Yayınevi: Everest

Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2018


Kitap okumaya ilk başladığım zamanlarda, polisiye seven biri olarak Ahmet Ümit ilaç gibi gelmişti bana. Kitaplarını üst üste okuyup durduğum bir dönem hatırlıyorum. Ama o zamandan sonra tekrar okumadım bir türlü. Zaten okuyacak çok fazla kitabı da kalmamıştı. Şimdi baktım da sanırım en son 2014'te okumuşum.

Bundan önce bir kitabı daha çıkmıştı Ahmet Ümit'in aslında ama nedense bir türlü alamadım onu. Ama Kırlangıç Çığlığı için aynı hataya düşmedim ve çıktığı gibi aldım. Üstelik bu kitapta yazarın sabit karakteri Nevzat Komiser var ki ben bu kurguları okumayı diğerlerine nazaran çok çok daha fazla seviyorum. 

Bu kitapta Nevzat Komiser ekibi Ali ve Zeynep ile birlikte bir cinayet çözüyor. Aslında yarım kalmış bir dava. Yıllar önce bir seri katil 12 çocuk tacizcisini öldürmüş. Hepsinde aynı ritüel, boyundan tek kurşun, gözde kırmızı bir bağ, cesedin yanına bir oyuncak. Ve ölülerin hepsi çocuklarla ilişkili yerlere bırakılıyor. Park, kreş, çocuk müzesi... Ama katille ilgili hiçbir ipucu bulunamamış. Şimdi ölümler tekrar başlıyor. Biz de Nevzat Komiser ile birlikte katilin kim olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. 



Ahmet Ümit okumayı gerçekten çok seviyorum. Bence kendi janrında en iyi Türk yazarlardan biri. Hatta belki de en iyisi. Şimdi düşününce iyi polisiyler yazan başka bir Türk yazar gelmiyor aklıma doğrusu. Ama bu kitapta Ahmet Ümit'in dili bir tık hoşuma gitmedi benim. Bazı diyaloglar, bazı kısımlar inanılmaz yapay duruyordu. Okurken gözlerimi devirmekten kendimi alamadım yani :D Acaba her kitabında böyle miydi de ben yıllar içinde daha fazla okudukça bundan rahatsız olmaya başladım bilemiyorum. 

Sonuç olarak, güzel bir kitaptı benim için. Ahmet Ümit okumayı gerçekten çooook özlemişim, o yüzden çok iyi geldi. Kitaptan ayrılmak istemedim, azar azar mı okusam diye düşündüm. Nevzat Komiser serisinde benim en sevdiklerim İstanbul Hatırası ve Bab-ı Esrar kesinlikle. Kırlangıç Çığlığı ile birlikte bu ikiliyi de şiddetle tavsiye ederim.


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Güzeldi. 

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 5/5
Bu da güzeldi. Katilin kim olduğunu gerçekten merak ettim. 

Baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu. 

Güzel kapak (%5): 2/5
Diğer Ahmet Ümit kitaplarıyla tamamen alakasız olduğu için hiç sevmedim kapağı.  


Final puanı: 4,45

8 Haziran 2014 Pazar

Sis ve Gece


Kitap Adı: Sis ve Gece
Kitap Yazarı: Ahmet Ümit
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 265
Baskı Yılı: 2010

Yeni çıkan bir iki kitabı hariç uzuun zamandır Ahmet Ümit okumamıştım. En son 2 yıl önce bir çok kitabını ardarda okuduğumu hatırlıyorum. Kitaplığımda gözüme takıldı da elime aldım ve okuyayım artık dedim Sis ve Gece'yi.


+Yanlış düşünüyorsunuz. Polisler de sizin gibi insan. Hepsinin ailesi, çocukları var. Görevlerini yerine getirerek evlerini geçindirmeye çalışıyorlar.
-Görevlerini nasıl yerine getirdiklerini akşam haberlerinde dinliyoruz. İşkencede sakat kalan insanlar...

Evli ve çocuklu bir MİT görevlisinin aşık olduğu kızın kaybolmasını anlatıyor hikayemiz. Ahmet Ümit'i ilk kez İstanbul Hatırası ile okumuştum ve hayran olmuştum. O zamandan beridir Beğenmediğim kitabı olmadı zaten. Bazılarını bayıldım, bazıları daha az güzeldi ama muhakkak her kitabını beğenerek okudum. Sisi ve Gece de bunlar arasında elbette. Ahmet Ümit'in akıcı, güzel üslubu ve güzel de bir hikayeyle bir iki günde belki bir günde bitirelebilecek bir kitap. (Ben finallerle boğuşurken, minibüsten minibüse okumayla 8 günde bitirmişim o ayrı mesele :D)

Okurken dikkatimi çekti, daha önceki kitaplarında da böyle şeylerle karşılaştığımı hatırlar gibi oldum; Ahmet Ümit bazı kelimelere takılıyor ve kitap boyunca bu kelimeyi sıklıkla tekrarlıyor. Sis ve Gece'nin şanslı kelimesi: İkircim. Bu kadar çok geçince ben de merak ettim anlamını, açıp baktım; kuşku, şüphe gibi anlamları varmış.

Sonlara doğru Cuma isminde bir maphusun hikayesini paylaşıyor Ahmet Ümit bizimle. Ben okurken etkilendim açıkçası. Düşündüm ki belki benim de böyle danışanlarım olacak iki sene sonra. Bizim işin en ağır kısmı bu bence; katiline, sapığına, tecavüzcüsüne yardım etmemiz gerekiyor. Çünkü insan ayrımı yapmamalıyız, karşımızdakini sadece insan olarak görüp dinlemeli ve sorununu çözmesine yardımcı olmalıyız. Neyse, minibüste kitap okurken baya hayatı sorgulamışım sanırım :D

Gelelim kitabın sonunaa. Şaşırtıcı mıydı? Evet, bitirince şaşırdım. Ama bir İstanbul Hatırası değildi :D O kitap benim gönlüme taht kurdu bir kere, yerini kaptırması için Ahmet Ümit'in çok çok çok güzel ve değişik bir roman yazması gerekiyor. Kitaba 8 puan vererek noktalayalım o zaman.

Artık okumadığım kitaplar yığılmaya başladığı için, okumadığım kitapların hepsini topladım ve rastgele numara verme programı ile sıraya dizdim. Olabildiğince o listeye bağlı kalıp elimdeki kitapları eritmeye çalışacağım, artık yeter :D Dolayısıyla sıradaki kitap: Ted Dekker & Tosca Lee ortak yapımı Yasaklı.

Herkese keyifli okumalar...