31 Mart 2019 Pazar

Nevermoor: Morrigan Crow'un Büyük Sınavı (Nevermoor, #1)

Kitap Adı: Nevermoor: Morrigan Corw'un Büyük Sırrı
Özgün Adı: Nevermoor: The Trials of Morrigan Crow
Kitap Yazarı: Jessica Townsend
Çeviren: Emre Gözgü

Yayınevi: Domingo Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
Baskı Yılı: 2019


Bu kitap Domingo'nun en yeni bebeklerinden biri ve 6 Nisan'da satışa çıkacak olmasına rağmen ben ilk okuyanlardan biri olma fırsatını yakaladım.

Kitap elimize kurguda Morrigan Crow'un girdiği Wunderous cemiyetine aday gösterdildiğimizi söyleyen gizemli bir mektupla birlikte geçti. Bayılıyorum böyle zekice sunumlara :D Tanıtımları da Harry Potter sevenlerin çok seveceği bir kitap şeklinde falan yapıldı. O yüzden kitaba olan merakım göklere çıktı ve çok bekletmeden okumaya başladım.

Morrigan lanetli bir çocuk. Etrafındaki herkese kötü şans getiriyor, her şeyi yıkıp döküyor. Ve yaşadığı yerdeki diğer lanetli çocuklar gibi 11. doğum gününde ölecek. Ancak tam da o gün, Morrigan artık saatleri sayarken Jupiter North isimli gizemli biri geliyor ve onu kaçırıyor. Morrigan böylece ölmekten kurtuluyor, aynı zamanda Nevermoor'a giriş yaparak yepyeni bir dünyayla tanışıyor.



Gerçekten çok keyifli bir kitaptı. Nevermoor'a girişi itibariyle bana biraz Alice Harikalar Diyarında'yı hatırlattı. Yaratılan dünya falan da gayet güzeldi. Merakla okudum kitabı ve sonunda öğrendiğim şeyi de hiç beklemiyordum :D Umarım Domingo bizi çok bekletmez ve ikinci kitabı da kısa zamanda çıkarır. (Bunu derken daha ilk kitabın çıkmamış olması peki? :D)


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Gayet güzeldi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çok rahat okunan, akıcı bir kitap. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu. 

Orijinal isim (%10): 4/5
Ehhhh :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Şu an fotoğraf görülen esas kapak değil ama gerçek kapağı İNANILMAZ GÜZEL!

Final puanı: 4.55

25 Mart 2019 Pazartesi

Tekvin

Kitap Adı: Tekvin
Kitap Yazarı: Arif Ergin
Yayınevi: Doğan Kitap

Sayfa Sayısı: 604
Baskı Yılı: 2018

Tekvin'i hakkında gördüğüm birkaç yorum sebebiyle almıştım. Dan Brown kurgularına çok benzediğini söylüyordu insanlar. Biliyorsunuz ben Dan Brown'ın köpeğiyim :D Onun kadar güzel bir şeyler okurum diye aldım kitabı ama pek de öyle olmadı.

Hakan Turan epey zengin bir iş adamı. Çocukluğu çocuk esirgeme kurumunda geçmiş, Yakup Ruzly isimli bir yardımsever tarafından kendi oğlu gibi bakılmış büyütülmüş. Bir de Melek var, Yakup'un kızı. Hakan'ın da manevi kardeşi. Melek bir gün Hakan'a geliyor, çok önemli şeyler keşfettiğini falan söylüyor ancak birkaç saat sonra kaçırılıyor. Bunun üzerine Hakan Melek'i bulabilmek için onun keşfettiği sırları çözmeye çalışıyor. 

Olaylar da genel olarak Osman Hamdi Bey'in Tekvin isimli tablosu etrafında dönüyor. Bu tablo tıpkı kitapta olduğu gibi şu anda gerçekten kayıp galiba bu arada. Sonuç olarak kayıp bir tablo, tablonun yüzlerce yıldır sakladığı bir sır, bir sanat tarihçisi, olayların arkasındaki derin güçler falan filan. Bilmiyoru, diğer yazarlara haksızlık mı ediyorum ama ben bu kurguları Dan Brown'dan başkasının kaleminden okuyunca keyif alamıyorum. 

Ama bu kitapta gerçekten keyif almamam için birçok sebep vardı. Bir kere kitap çok uzun. ÇOK FAZLA UZUN. 600 sayfa kitapta okuyucunun sıkılmaması için olağanüstü sürükleyici bir hikayeniz olması gerekiyor ve üzgünüm, bu ilk kitabını yazan birinin yapabileceği bir şey değil. Bence bu kurgu 300 sayfada da işlenirdi yani. Baktığınızda kitap bir buçuk günde falan geçiyor toplamda ama sanki asırlar okuyormuşsunuz gibi ağır ilerliyor :D


Bir de kitap çok dolu. Yani her şeyden parçalar var, İlluminati var, Kuran'dan ayetler var, Tevrat var, Kabala var, var da var. Bu aslında şimdi bahsedeceğim diğer sorunla da alakalı. Kitapta olaylar birbirine bağlansın diye bin dereden su getirtiliyordu. Bir yerden sonra gerçekten MHP'nin 40. yılı olayına dönüyor işler :D Bu kadar şeyin, gel gör ki bir anda bağlantılı çıkması falan... Hiç mantıklı değildi benim için. Kitabın sonunda Hakan Ruzly'nin ismindeki anagram... gerçekten YOK DAHA NELER :D

Yazarın üslubunu da pek sevemedim ben. Birincisi her şeyi 3 yaşında çocuğa anlatır gibi tane tane anlatıyor. Evet bunu okuyucuya bilgi vermek için yapıyor ama bir yerden sonra "tamam anladık hadi kısa kes" diyesi geliyor insanın :D Yani barkodu anlatırken, "hee o uzun çubuklar mı hani markette öttürünce dıt yapıyor" demeye gerek var mıydı gerçekten? :D İkinci şey ise yazarın duruşunu tam olarak gösterememesiydi benim için. Kitap boyunca bazı toplumsal olaylara da değiniyor ama bunlara karşı yorumu hep orta halli. Biraz kimse alınmasın şimdi burada politika yapmayalım tereddütü sezdim ben açıkçası :D

Ve son olarak kitabın sonu. Yani o kadar belliydi ki ancak bu kadar belli olabilirdi. Bir saniye bile şaşırmadım, aksine bundan farklı bir sonla bitseydi şaşırırdım :D Özetle, kitap biraz daha kısa olsaydı ve entrika malzemesi yapılabilecek her şeyi toplamaktan biraz daha uzak olsa daha çok sevebilirdim. Kitabın bana kattığı tek şey zaten merak ettiğim Osman Hamdi Bey'e olan ilgimi arttırması oldu diyebilirim. 



Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 2/5
Konu hiç özgün değil bence, örnekleri dolu piyasada. Kurguyu da yukarıdaki birçok sebepten dolayı sevmedim. 

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 2/5
Kitabı bitirene kadar gençliğim soldu :D

Baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu. 

Güzel kapak (%5): 3/5
Yani, kapak çok da kötü değil. 

Final puanı: 2.2

18 Mart 2019 Pazartesi

Yüksek Büyücü (Kara Büyücü, #3)

Kitap Adı: Yüksek Büyücü
Özgün Adı: The High Lord
Kitap Yazarı: Trudi Canavan
Çeviren: Mert Dengiz

Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 552
Baskı Yılı: 2018


Bir süredir bu evrenin içindeydim ve yaklaşık 1500 sayfalık bu serüven o kadar keyifliydi ki benim için anlatamam. Hiç bitmesin istedim, bir yandan neler olacak diye çok merak ederken bir yandan bitmesin diye azar azar okumaya çalıştım. 

Yüksek Büyücü, Kara Büyücü serisinin son kitabı. Bu kitapta gerçekten hiç beklemediğim şeyler oldu. Çok güzel savaş sahneleri vardı. Hele ki o sonunda öğrendiğimiz şey kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi :D


Önceki iki kitapta da bol bol övdüm zaten. Gerçekten ama gerçekten çok uzun zamandır okuduğum en iyi serilerden biriydi. Son zamanlarda neredeyse hiçbir kitaptan zevk alamıyordum, hep bir şeyler eksik gibi geliyordu. Ama bu kitapları o kadar çok beğendim ki ilaç gibi geldiler bana. Keşke üçleme değil de beşleme onlama olsaydı, hatta sonsuza kadar bu kitapları okumaya devam etseydim diye düşündüm :D Şiddetle, ısrarla, kati suretle öneriyorum bu seriyi.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok seviyorum ya çok seviyorum :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çok büyük heyecanla okudum. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bu kitapta bir sorun görmedim.

Orijinal isim (%10): 5/5
Yaşasın orijinal isimler! :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapaklar da güzel!

Final puanı: 5

17 Mart 2019 Pazar

Çırak (Kara Büyücü, #2)

Kitap Adı: Çırak
Özgün Adı: The Novice
Kitap Yazarı: Trudi Canavan
Çeviren: Mert Dengiz

Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 528
Baskı Yılı: 2017


Biliyorsunuz, Büyücü Loncası'nı çok çok sevince hemen ikinci ve üçüncü kitabı sipariş etmiştim ve geldikleri gibi de hemen Çırak'ı okumaya başladım.

Böyle serilerde en sevdiğim şeylerden birini yapıyor yazar, ikinci kitaba başlarken. Önceki kitapta neler oldu bitti diye şöyle bir güzel özet yapıyor birkaç sayfada. Bu gerçekten benim çok fazla ihtiyaç duyduğum bir şey çünkü araya biraz zaman girdiğinde hemen unutuveriyorum olayları. O yüzden yazarı bu hareketiyle daha da fazla sevmiş oldum :D

Yani bir ara kitap olduğu için çok fazla detay veremeyeceğim. Ama şöyle bir düşündüğümde, serilerin ikinci kitaplarında temponun düştüğünü hissederim genelde. Hep bir koşuşturmaca olur, birinci ve üçüncü kitapları birbirine bağlayan bir işlev görür. Ama bu seride asla böyle bir sorun yok. Bir an bile olsun heyecanını kaybetmiyor. Gerçekten o kadar uzuuuuun süredir böyle keyifli bir seri okumamıştım ki size anlatamam :D Nazar değecek diye de korkuyorum bir yandan :D



Yazarın bu üçlemede bize gösterdiği dünya gerçekten en çok sevdiğim büyülü dünyalardan biri olabilir. Büyü gerçekten çok güzel işleniyor. Hala zihin okuma ve şifa sahnelerinde kendimden geçiyorum :D Bir büyü yeteneğine sahip olabilseydim çok büyük ihtimalle bunun şifa olmasını isterdim. Düşünsenize, insanın hücrelerine kadar girip onu iyileştirebiliyorsunuz!

Hala bu seriyi okuyup okumamayı düşünüyorsanız çok şey kaybediyorsunuz. Hazır CNR Kitap Fuarı başlamışken, hatta Bursa'da falan da başka fuarlar varken gidin ve bu kitapları alın!


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzeldi!

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Lütfen nazar değmesin ve üçüncü kitap da en az ilk ikisi kadar güzel olsun :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bu kitapta bir sorun görmedim.

Orijinal isim (%10): 5/5
Pegasus her zaman yapmaz bunu, kıymetini bilelim :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapaklar sade ama gayet güzel. 

Final puanı: 5

10 Mart 2019 Pazar

Little Worse Than A Man (Vision, #1)

Kitap Adı: Vision, Volume 1: Little Worse Than A Man
Kitap Yazarı: Tom King & Gabriel Hernandez Walta
Yayınevi: Marvel

Sayfa Sayısı: 136
Baskı Yılı: 2016

Bu çizgiromanı Nihan'da görmüştüm, o tavsiye ediyordu. Hatta şu an fuarda ve hala tavsiye ediyor :D Kapağı çok güzel olduğu için ilgimi çekmişti, geçenlerde öyle aklıma geldi indirip okumaya başladım.

Okumaya başladıktan sonra ne öğrendim peki? Vision, Avengers'ın üyelerinden biriymiş. Benim asla haberim yoktu böyle bir şeyden :D O yüzden bir bocaladım, geçmişiyle ilgili hiçbir şey bilmediğim için neler olup bittiğini anlayamayacakmışım gibi geldi. Ama pek de öyle olmadı bence. Yani bir şey kaçırdıysam da bilemiyorum tabii :D


Bu çizgiromanda Vision insan olmak ve kendine normal bir hayat kurmak istiyor. Bu yüzden kendisine bir eş ve iki çocuk yapıyor (galiba kendisi yapıyor? :D). Normal bir hayat kurmaya çalışıyorlar tabii ama yine olaylar peşlerini pek bırakmıyor. Biz de ilk altı sayının toplanmış olduğu bu ciltte neler olduğunu okuyoruz.

Yani duygularım biraz belirsiz. Okurken keyif aldım, çizimleri de gerçekten güzeldi. Ama ikinci cildi okur muyum diye düşününce... Yani okuyabilirim ama okumasam da bir şey kaybetmem gibi hissediyorum :D Ama ben çok nadiren çizgiroman okuduğum için benim zevkime pek güvenilmez, bunu da not olarak düşeyim :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 4/5
Güzeldi. 

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 4/5
Çizgiroman zaten, doğası itibariyle akıcı :D  

Baskı kalitesi (%5): 5/5
Basılı olarak okumadığım için... :D

Güzel kapak (%5): 5/5
Okumamın tek sebebi kapağı zaten :D

Final puanı: 4,1

7 Mart 2019 Perşembe

Büyücü Loncası (Kara Büyücü, #1)

Kitap Adı: Büyücü Loncası
Özgün Adı: The Magicians' Guild
Kitap Yazarı: Trudi Canavan
Çeviren: Mert Dengiz

Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 440
Baskı Yılı: 2016


Büyü kurguları okumayı çok sevsem de okuduğum kitaplardan bir türlü istediğim keyfi alamıyordum. Sonunda aradığımı buldum sanırım :D Büyücü Loncası bu türde uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardan biri oldu benim için. 

Büyücü Loncası'ndaki büyücüler her yıl Arınma dedikleri bir şey yapıyorlar ve bunu yaparken büyüden bir kalkan oluşturuyorlar. Ancak halk bu durumdan hiç hoşlanmadığı için sürekli protestolar oluyor, taşlar falan atılıyor. Tabii bu taşların büyü kalkanını geçmesine imkan yok. Ancak Sonea'da birden çok öfkeleniyor, eline bir taş alıp fırlatıyor. Bu taş bir ışık çakmasıyla birlikte onlarca büyücünün kurduğu büyü kalkanını geçince herkes dehşete düşüyor.

Sonea bu şekilde büyü gücünü keşfediyor. Böyle kenar mahallelerden büyücü çıktığı hiç görülmedik bir şey olduğundan Büyücü Loncası Sonea'yı bulmaya çalışıyor hemen. Bir şekilde buluyorlar ve onu güçlerini kontrol etmeyi öğretmek adına loncaya alıyorlar.


Gerçekten hem sürükleyicilik açısından hem de kurulan büyü dünyası açısından çok iyi bir kitaptı. Büyücülerin kendi arasında yaptığı zihinsel iletişim ve gücün kontrol edilmesiyle ilgili sahneler çok güzel detaylarla tasarlanmıştı, okuması çok keyifliydi. 

Bu kitabı çok sevince hemen diğer iki kitabı da sipariş verdim. Gelir gelmez okumaya başlayacağım. Bu arada bu seri daha önce başka bir yayınevinden çevrilmiş ancak onlarda üçten fazla kitap var. Bazı yorumlarda kitapların bölündüğünü falan gördüm ama hiç anlayamadım. Bilen gören var mı? :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzeldi!

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Okuması gerçekten keyifliydi.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 4/5
Bazı yerlerde yazım hataları gözüme takıldı. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Daha ne olsun :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapakların kendi arasındaki uyumunu da çok sevdim :D

Final puanı: 4.95

4 Mart 2019 Pazartesi

Seni Ben Uydurdum

Kitap Adı: Seni Ben Uydurdum
Özgün Adı: Made You Up
Kitap Yazarı: Francesca Zappia
Çeviren: Gamze Bulut

Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 416
Baskı Yılı: 2017


Seni Ben Uydurdum bir süredir kitaplığımda duruyordu, galiba Kasım'da fuardan almıştım? :D Birden dikkatimi çekti, o yüzden elime aldım ve okumaya başladım. Zaten adıyla fazlasıyla ilgimi çekiyordu.

Alex bir lise öğrencisi ve paranoid şizofreni tanısı var. Eski lisesinde bir şeyler yapıp ceza alınca yeni bir liseye transfer oluyor. Orada gördüğü öğrencilerden birinin yıllar önce yaşadığı bir olayda kendisine yardım eden çocuk olduğunu düşünüyor. Ama tabii o olay bir halüsinasyon muydu yoksa gerçek miydi emin olamıyor. Genel olarak etrafındaki hiçbir olaydan emin olamıyor, o yüzden sürekli fotoğraf çekiyor. Fotoğraflara daha sonradan baktığında orada gördüğünü düşündüğü şey kaybolduysa onun gerçek olmadığını anlıyor.


Kitabı gerçekten çok sevdim. Aslında Alex'i çok sevdim. Ve tabii dünyaya bir şizofrenin gözlerinden bakmak çok ilginçti. Yani bilmiyorum, komşunuzun bahçesinde bir sincap görüyorsunuz ama o gerçek mi değil mi emin değilsiniz. Ve kitabın sonlarına doğru öyle bir şok da yaşıyorsunuz ki! Yani onun gerçek olmadığından bir an bile şüphe etmemiştim ama "O gerçek değil" cümlesini okuyunca kaldım öyle :D

Böyle kişilik bozukluklarıyla ilgili kurgular okumayı aşırı çok seviyorum. O yüzden bu kitabı da gerçekten keyifle okudum. Size de tavsiye ediyorum. Öyle çok reklamı yapılmadı, kenarda köşede kaldı gibi sanki bu kitap. Ama bana güvenin :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Gayet güzeldiii :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Merakla okudum ben. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Yaşasın :D

Güzel kapak (%5): 4/5 
Kapak da yani harika değil ama güzel işte :D

Final puanı: 4.95

3 Mart 2019 Pazar

Carol Gömülmeden

Kitap Adı: Carol Gömülmeden
Özgün Adı: Unbury Carol
Kitap Yazarı: Josh Malerman
Çeviren: Aslı Dağlı

Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2019


Carol Gömülmeden Josh Malerman'ın en yeni kitabı. Ve ben ilk kez bir Malerman kitabı için pek de olumlu olmayan bir yorum gireceğim galiba. Hazır mısınız? :D

Önce biraz konudan bahsedeyim. Carol'ın bir problemi var. Bazı zamanlarda bir tür atak geçiriyor. Koma diyorlar buna. O anlarda kalp atışı çok yavaşlıyor, neredeyse hiç nefes almıyor. Yani durumu bilmeyen biri tarafından kolaylıkla öldüğü sanılacak bir halde oluyor. Ve bu koma halindeyken de sonsuz bir düşme yaşıyor. Bu hal bazen günler sürüyor ve Carol sadece düşüyor. Nerede olduğunu, neden düştüğünü falan hiç bilmiyor. 

Carol yine bu komalardan birine girdiğinde kocası önceden planladığı üzere karısının gerçekten öldüğünü ilan ediyor ve Carol tekrar uyanmadan apar topar bir cenaze düzenlemeye çalışıyor. Çünkü Carol öldükten sonra bütün serveti ona kalacak. Carol'ın durumunu kocasından başka bilen tek kişi eski sevgilisi James Moxie. Cenaze haberini alınca da Carol gömülmeden yola koyulup onu kurtarmak istiyor.


Buraya kadar her şey çok güzel. Bence konu çok ilgi çekici. Ama sorun James'in geçtiği yolda aslında. Mesele James'in Carol'a ulaşmasından ibaret ama yolda o kadar çok insan görüyoruz, o kadar çok şey oluyor ki bir türlü sadede gelemiyor kitap. Odağın esas konudan bu kadar fazla kopması benim hiç hoşuma gitmedi. O yüzden okurken gerçekten çok sıkıldım. Malerman neden böyle yapmış bilmiyorum ama adeta konuyu bölercesine sürekli giren yan karakter ve olaylar gerçekten hiç umurumda olamadı :D Onlar yerine, Carol'ın komaya girdiğinde gittiği yeri çok merak ettim mesela. Malerman'ın bu ucu açık bırakma olayını diğer kitaplarında, özellikle Kafes'te çok sevmiş olmama rağmen bu kitapta hoşuma gitmedi. 

Sonuç olarak güzel konu ama oldukça sıkıcı bir kurgu diyorum. Siz okurken benim kadar sıkılır mısınız bilemem. Bir Malerman kitabına karşı önyargı geliştirmenizi de istemiyorum, çünkü kendisini çok severim. O yüzden daha önce söylediğim bir şeyi tekrar hatırlatayım: Son zamanlarda çok huysuzum ve okuduğum her şeye burun kıvırıyorum :D 


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Meeeh :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 2/5
Gerçekten sıkıldım. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Bir sorun yoktu. 

Orijinal isim (%10): 1/5
İlk başta ehh idare eder diyordum ama olayları "unbury" ifadesine daha sadık kalınmalıydı bence :D

Güzel kapak (%5): 3/5 
Kapak güzel. 

Final puanı: 2.45