Kitap Eleştirisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap Eleştirisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ekim 2014 Perşembe

Psikiyatrist

Kimseye inanma
Kendine bile güvenme

Gerçeği arama

Kitap Adı: Psikiyatrist
Özgün Adı: Trigger
Kitap Yazarı: Wulf Dorn
Çeviren: Firuzan Gürbüz
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 416
Baskı Yılı: 2013

Şiddet mağduru bir kadın hasta, psikiyatrist Ellen Roth'un kabusu haline gelir: Kara Adam Tarafından izlendiğini iddia eden hasta, gizemli biçimde, iz bırakmadan ortadan kaybolur.

Hikayemiz böyle başlıyor. Yüksek güvenlik önlemleriyle korunan bir klinikten bir hasta nasıl kaybolur? Psikiyatrist Roth hastanın içeriden biri tarafından kaçırıldığını düşünür önce. Ancak eli kolu bağlıdır çünkü hastayı kendisinden başka gören hiç kimse yoktur. Sevgilisi Chris hariç, ama o da telefonların bile çekmediği bir adaya tatile gitmiştir. Böyle Ellen Roth 'acaba deliriyor muyum' diye kendini bile sorgulamaya başlar.




Hemen bir eleştiri getireyim. Kitabın özgün adı Trigger, yani tetikleyici. Kitabın hikayesine, kurguya o kadar uygun bir isim ki okuyunca mutlaka hak vereceksiniz. Yahu yazar kendi yazdığı kitaba istediği ismi vermiş size ne? Yayınevi, çevirmen (ya da bu işte her kimin parmağı varsa) kendilerinde kitabın ismini kafalarına göre değiştirme hakkını nereden buluyor anlamış değilim. Bu orijinal isimleri kullanmama meselesine her zaman takılırım, bence kitabı/filmi/eseri bozmaktan başka bir işe yaramıyor. Neyse, sinirlenmeyeceğim :D

Psikolojik gerilimleri fazlasıyla seven biri olarak kitap benim için gayet iyiydi. Güzel bir konu, inanılmaz bir akıcılıkla anlatılmış. Kitabı okurken bir şeyleri tahmin ettiğimi düşünmüştüm ama düşündüklerimden tamamen farklı bir yere gitti olay ve bomba bir sonla da bitti. Spoiler vermeden içerikle ilgili daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim sanırım.

Bu aralar derslerde 'psikolojik danışmada güven ortamı ön koşuldur' olayı binlerce kez tekrarlanıp beynime kazındığı için psikiyatrist Ellen Roth'tan alıntı yapacağım şu kısım hoşuma gitti:
"Tamam, Doktor Hanım, şu anda burnunu tutup odadan kaçmak istiyor olsan da, şimdi profesyonelce ilerlemen gerek. Yani: Güven oluştur ve ağzından solu. Bir güvensin, sonra odayı havalandırırız." 

Kitaba puanım: A-


(İçimden bir ses bu kitabın A+'lık olmadığını düşündürdü. Açıklayamadığım bir şey, kitap iyiydi ama sanki 'oha çok iyi' değil :D)


Herkese keyifli okumalar diliyorum. 

Edit: Wulf Dorn Twitter'dan yazıyı paylaşıp teşekkür etti. Hem de Türkçe ! İnanılmaz şaşırdım ve çok mutlu oldum.



28 Eylül 2014 Pazar

İnsan Sürümü: 0.4 (Point 4, #1)

"Benim adım Kyle Straker ve ben artık yokum!"
Kitap Adı: İnsan Sürümü: 0.4
Özgün Adı: 0.4: It's A Brave New World
Kitap Yazarı: Mike Lancaster
Çeviren: Berna Gülpınar
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 224
Baskı Yılı: 2013

"Benim adım Kyle Straker ve ben artık yokum!" Kyle Straker'ın eski kasetlere okuduğu hikaye böyle başlıyor. Bu kasetlerin düzmece olduğunu düşünebilirsiniz. Ama ya değilse? İnandığınız ya da bildiğiniz şey koca bir yalandan ibaretse?




Spoiler vermeden bu kitap nasıl anlatılır bilemiyorum. Kitap aslında güzel, konusu zaten müthiş. Yine bir bilimkurgunun dibi daha, tam benlik. Ama kısa olduğundan mıdır bilemedim, kitap sarmadı beni. Daha çok çocuk kitabı gibi. Sanki hikaye biraz öyle anlatılmış. Yani çok detaya girmeden, öylece üstten üstten. Ama kitabın ilk sayfasında okuduğum şu metinle dedim ki, "Bu kitap efsane, okuduğum en harika kitaplar listesinin en üstünü zorlayacak." Şöyle ki;

//////// UYARI ////////

BU BİLGİ DEPOLAMA ÜNİTESİ YA DA "KİTAP",
İNSAN BEYNİNİ YENİDEN PROGRAMLAMAK VE 
"OKUMAK" DENİLEN TARİHTE KALMIŞ ÇOK ESKİ BİR
SANATI CANLANDIRMAK İÇİN TASARLANMIŞTIR.
BU SON DERECE BASİT UYGULAMANIN HİÇBİR
OLUMSUZ YA DA ZARARLI ETKİSİ YOKTUR.

ŞU ANDA YAPTIĞINIZ 
EYLEMİN ADI: "OKUMAK"

AÇIKLAMASI

HER SAYFAYA SİLİNMEZ ŞEKİLDE BASILMIŞ OLAN
BİLGİNİN SOLDAN SAĞA VE YUKARIDAN AŞAĞI
DOĞRU GÖZLE TARANMASIDIR.

GÖZ TARAFINDAN ALGILANAN BU BİLGİ
OPTİK SİNİRLER TARAFINDAN DOSDOĞRU
BEYNE İLETİLİR VE HER VERİ GİBİ, DAHA SONRA
KULLANILMAK ÜZERE ORADA DEPOLANIR.

Şu nefis girişe bakar mısınız? Okuduğumda gerçekten çok beğenmiştim. Ama kitabın ilerleyen kısımlarında bu enfes başlangıcın devamı gelmemiş sanki. Hikaye bir söndü, bir basitleşti. Sanırım bu kitabın filmi çekilse benim açımdan çok daha keyifli olur. 

Konuya hiç girmedim, çünkü konu gerçekten içinden detaylar verilmeden anlatılamaz bence (ya da ben anlatamıyorum :D). Ama bilimkurgu severlere tavsiye ederim. Belki ben açılışta beklentiyi çok yüksek tuttuğum için böyle düşünüyorumdur. Kitap bir seri olacak, henüz Türkçe'ye çevrilmese de serinin ikinci kitabı yazılmış ve sanırım yurtdışında satışa da sunulmuş.

Kitabın içinden hoşuma giden bir alıntıyı da paylaştıktan sonra yazımı noktalıyorum:

"Siz şu anda rahat koltuğunuzda, kitap okuduğunuz sanrısını yaşayan bir beyin olabilirsiniz. Ama kusursuz bir sanal gerçeklik programında, kavanozdaki bir beyinden ibaret olup olmadığını nasıl anlar ki insan?"

Bunu bir düşünün...

Kitaba puanım: B+

25 Eylül 2014 Perşembe

Başlat

Burası OASIS. Buradan çıkış yok.

Kitap Adı: Başlat
Özgün Adı: Ready Player One
Kitap Yazarı: Ernest Cline
Çeviren: Taylan Taftaf
Yayınevi: Dex
Sayfa Sayısı: 506
Baskı Yılı: 2011

Yıl 2045 ve dünya çok çirkin bir yer. Ve bu dünyada yaşamak zorunda olan tüm talihsiz insanlar gibi, henüz on sekiz yaşındaki Wade Watts da uyanık olduğu zamanın neredeyse tamamını bir simülasyonun içinde geçiriyor. İstediğiniz kişi olabileceğiniz, istediğiniz yerde yaşayabileceğiniz ve istediğiniz şeyleri yapabileceğiniz bir yer olan, insanların son vahası, sanal dünya OASIS'te.


OASIS'in multimilyoner yaratıcısı bir gün ardında hiçbir varis bırakmadan ölüyor. Mirasını, sanal gerçeklik oyununun içine sakladığı üç anahtarı bulacak kişiye bıraktığını açıklayan bir vasiyetle. Ve böylece tüm dünyayı saracak olan yarış başlıyor. Biz de bu muhteşem hikayenin içine şu satırlarla giriyoruz:

"Ve 11 Şubat 2045 akşamı, Skorboard'ın en tepesinde bir avatarın adı belirdi. Bakır Anahtar, beş uzun yulın ardından, Oklahoma'nın dış kesimlerindeki bir karavan kampında yaşayan on sekiz yaşında bir çocuk tarafından bulunmuştu. O çocuk bendim. Bu gelişmenin ardından olanlar üzerine sayısız kitap, çizgi film, film ve dizi yapılmış olmasına rağmen, hepsi de hikayeyi yalan yanlış bir şekilde aktardı. Bu yüzden ben de her şeyi, ilk ve son kez anlatmaya karar verdim."

Daha önce hiç sanal gerçeklik ya da bu kategoriye konulabilecek bilgisayar oyunu oynamama rağmen beni bile içine çekti hikaye. Çok büyük keyifle ve inanılmaz bir heyecanla okudum. Hem bir an önce bitsin de sonunda ne olacak öğreneyim, hem de hiç bitmesin de hep okuyayım istedim. Bu tarz oyunlar oynayanlar için çok daha keyifli bir okuma olacağını düşünüyorum.

Bu kitap için yaz yaz bitmez ama kısaca olay şu: Mükemmel! Aslında var olmayan bir olay, var olmayan insanlar ve var olmayan bir dünya ancak bu kadar güzel kurgulanır, bu kadar akıcı bir şekilde anlatılabilir. Son gün kitabı bitirmek için 200 sayfa kadar okudum ve nasıl akıp gitti hiç anlamadım. Hatta heyecandan tırnaklarımı kemirerek okudum.

Başlat, kesinlikle kral tahtıma oturmaya hak kazananlardan biri oldu. Yazarın ilk romanıymış. İlk romanda böylesi bir şaheser ortaya çıkaran yazarın kendini daha ne kadar geliştirebileceğini hayal bile edemiyorum. Dolayısıyla Ernest Cline'ı takip ediyorum ve yeni kitaplar yazmasını da iple çekiyorum.

Bu arada dikkatimi çeken bir şeyi paylaşmadan edemeyeceğim. Böylesine bilimkurgunun dibine vurmuş bir kitaba bile bir aşk sıkıştırılmış :D Kitaptan aşk detayını çıkarırsak bana göre hiç de bir şey eksilmez. Ancak yazar neden böyle bir şeye ihtiyaç duymuş bilemiyorum. Yazarları anlamak zor :D

Kitaba puanım: (Kocaman bir) A+


19 Eylül 2014 Cuma

Kaiken

Doğan güneş karardığında
Geçmiş, çıplak bir kılıç gibi keskinleştiğinde,
Japonya artık bir anı değil, kabus olduğunda,
Kaiken'in zamanı gelmiş demektir.

Kitap Adı: Kaiken
Kitap Yazarı: Jean-Christophe Grangé
Çeviren: Tankut Gökçe
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 383
Baskı Yılı: 2013


Öncelikle Kaiken ne demek ona bir bakalım. Kaiken, kadın ve erkek samurayların katanaya göre daha taşınabilir olduğu için kendilerini savunma amaçlı yanında bulundurdukları bıçak/kılıç demekmiş. Ana karakterimiz Olivier Passan Japonya ve Japon kültürü aşığı Fransız bir başkomiser. Doğal olarak da bir Japon kadınla evli. Karısına hediye ettiği bir kaiken aslında bu romanın da kilit yerlerinde ortaya çıkıyor diyebiliriz.



Kaiken, Grangé'dan okuduğum ilk kitap. Başlamadan önce okuduğum yorumlardan sonra aslında çok tereddüt ederek başladım kitaba. Çünkü çok ağır ilerlediğini, pek de ilgi çekici olmadığını falan okudum. Ama bence hiç öyle bir kitap değil. Aksine başlangıçta sizi bambaşka bir olayla etkisi altına almışken birdenbire bambaşka bir hikayenin içine sokuyor.

Kitabın ilk kısımlarında okuduğunuz şey bir cinayet öyküsü. Hamile kadınları kaçırarak karınlarındaki fetüsü yakan manyak bir hermafrodit. Bence buradan bile apayrı bir kitap, mis gibi bir cinayet romanı çıkar. Tam"aa tamam işte olay çözüldü." derken hikaye yavaş yavaş bambaşka bir yere doğru kayıyor. Başlarda çok da ön planda olmayan Passan'ın karısı Naoko'yu merkeze almaya başlıyor roman ve şoklar pat pat suratınıza çarpıyor :D Daha fazla spoiler vermek istemiyorum, o yüzden merak eden alıp hemen okusun :D

İncelediğim kadarıyla sıkı Grangé okuyucuları Kaiken kitabını ilk sıralara koymamış. Ama bu kitap bile oldukça güzelse diğer kitaplarını düşünemiyorum şu an. Sanırım Grangé'yi kapsamlı bir şekilde araştırıp kitaplarını okuma listeme alacağım.

Okurken şu cümle çok hoşuma gitti. Onu da paylaşarak yazımı noktalıyorum.
"Psikiyatrlar, genel tıp doktorlarının tersine, sizi iyileşmediğinize -asla iyileşemeyeceğinize- ikna etmeye çalışırdı. Bu da akla onların yararlılığı hakkındaki metafizik soruyu getiriyordu."
Kitaba puanım: A-