29 Kasım 2015 Pazar

İyi Psikolog

Kitap Adı: İyi Psikolog
Özgün Adı: The Good Psychologist
Kitap Yazarı: Noam Shpancer
Çeviren: Nil Karaca
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 269
Baskı Yılı: 2015


İyi psikolog garip bir kitap. Kitapta akan bi olay örgüsü yok. Nasıl anlatsam bunu? Hani sanki kitap hep devam ediyormuş da biz bir kısmından girdik, biraz okuduk ve çıktık gibi :D Sonunda bir şey olmuyor çünkü. 

Kitapta bir psikolog var ama adını bilmiyoruz. Bu psikolog genelde anksiyete hastalarıyla çalışıyor. Bir de üniversitede terapilerle ilgili bir akşam dersi veriyor. Bir gün bir striptizci sahne korkusu yaşadığı için bu psikologa geliyor. Biz de biraz bu terapi seanslarını, biraz derslerini, biraz da psikologun kendi dünyası gibi bir şeyleri görüyoruz. 

Psikologun tarzı da bir garip. Yani benim danışmalarda kullanöayı aklımdan bile geçirmeyeceğim sert bir üslubu var. Sahne korkusu olan hastasına daha ilk oturumda "Ee, dans edemezen ne olmuş?" falan dedi, ben şok :D Zaten kitapta sık sık Freud'a da laflar dokunduruyor :D 



Yazar alt metinde terapistlere öğütler vermeye falan çalışmış galiba. Çünkü pek çok kez "iyi bir psikolog..." diye başlayan cümleler okuyoruz. Ama bilmiyorum, ben çizdiği psikologun terapi tarzını genel olarak beğenmedim. 

Kitaptan çok hoşuma giden bazı yerlerden alıntılar yapmadan geçemeyeceğim: 

"Kendilerini kesen sınır kişilik hastaları bunu belirsiz acılarının yerini belirlemek için yapar."

"Her poker masasında bir enayi vardır. Etrafında baktığında bir enayi göremiyorsan o enayi sensindir."

"Hastanızın karşısında otururken psikoloji biliminin bir insanın kaderini önceden tahmin edemeyeceğini biliyor olmalısınız."

"'Bilardo tamamen geometri işidir, son top hariç.' dedi ve işaret parmağını şakağına götürdü. 'Son top, psikolojidir.'"

"Elbette anlamıyorsun. Hiç kimse, hatta kendileri bile hümanistleri anlayamaz."

"'Peki, neyin normal olduğuna kim karar veriyor?' diye atıldı Eric. 'Ayrıca normal olan neden iyi olmak zorunda? Normal her zaman iyi değildir. Bir zamanlar kölelik normaldi. O zaman köleler kaçmak istediğinde psikologlar onları kalmaya mı ikna edecekti?'"


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Orta. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Kitapta heyecanlı hiçbir şey olmamasına rağmen akıcıydı :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi.

Orijinal isim (%10): 5/5
Oooo :D

Güzel kapak (%5): 3/5 
Kapak da kitap gibi bir garip :D

Final puanı: 3,75

27 Kasım 2015 Cuma

Eleanor & Park

Kitap Adı: Eleanor & Park
Kitap Yazarı: Rainbow Rowell
Yayınevi: Orion Books
Sayfa Sayısı: 329
Baskı Yılı: 2012


Pegasus duyurusunu yapınca herkesin çılgına döndüğü, geçenlerde çekilişini yaptığım Eleanor & Park'ın bende ingilizcesi vardı. Ben de artık okuyayım dedim ve okudum :D

Kitap okul otobüsünde arkada oturan, sürekli siyah giyen, biraz asosyal olan Park ve onun yaşadığı yere yeni taşınan, iğrenç bir üvey babası olan ve kötü şartlarda yaşayan Eleanor'u anlatıyor. Daha önce de mutlaka okumuşumdur ama bu kitapta dış anlatıcı olayını hiç sevemedim. Keşke karakterler kendisi anlatsaydı. 


Eleanor çok dikkat çekici bir kız. Çünkü çok kabarık kızıl saçları var, uzun boylu falan. O yüzden genelde Big Red falan diye dalga geçiyorlar. 


Kitap çok güzel. Yani Eleanor çok tatlıydı, Park çok tatlıydı. Birbirlerine duydukları o saf aşk zaten hayran olunasıydı. Böyle okurken içinizi ısıtıyor kitap. Ama sonu üzücü bitti. Keşke mutlu bir son olsaydı. Gerçi yazar çok ucu açık bitirmiş. Yani isterseniz onların mutlu olduğunu da düşünebilirsiniz.


Bu arada İngilizce kitabın sonunda iki buçuk sayfalık bir yazı var ama bu Türkçe baskıda yok. Yazar burada kitabın bitişindeki üç kelimenin (Türkçe'de iki :D) ne olabileceğini, kitabı neden böyle bitirdiğini falan anlatmış. Keşke çevrilseydi. 



Böyle işte. Kitabı çok beğendim, ne diyebilirim bilmiyorum. Çok beğendiğim alıntıları paylaşıp bitireyim o zaman bu yazıyı :D

"I just want to break that song into pieces," she said, "and love them all to death."

He emptied all his handheld video games and Josh's remote-control carsa, and called his grandma to tell her that all he wanted for his birthday in November was double-A batteries.

She tried to remember what kind of animals paralyzed their prey before they ate them...

"I don't think I even breathe when we're not together" she whispered.

"I know" Eleanor said. "I want to eat his face."

His eyes were so green they could turn carbon dioxide into oxygen.

The whole sky was the color of her skin.

There's a place on his chest, just below his throat, that makes me want to let him open doors for me.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%40): 5/5
Bu kadar saf bir aşk okuduğumu hatırlamıyorum. Çok güzeldi ya.

Sürükleyici ve akıcı olma (%50): 5/5
Akıcılığı da güzeldi.

Basım kalitesi (%5): 4/5
Bu kitaplar niye hep saman kağıdı :D

Güzel kapak (%5): 3/5
Birlikte müzik dinledikleri kapak çok çok çok daha güzel. 

Final puanı: 4.85

24 Kasım 2015 Salı

Kızıl Kraliçe

İnsanların Kana Göre Sınıflara Ayrıldığı, Bir Düzen… İktidar Tehlikeli Bir Oyundur. Peki, Kazanmak İçin Ne Kadar Kan Kaybetmek Gerekir? 

Kitap Adı: Kızıl Kraliçe
Özgün Adı: Red Queen
Kitap Yazarı: Victoria Aveyard
Çeviren: Onur Kınacı Birler
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 392
Baskı Yılı: 2015


Tüyap'ta satılacağı duyurulduğundan beri ortalığı kasıp kavuran, herkesi deliye döndüren kitap: Kızıl Kraliçe :D Ben fuardan almadım, gittiğim gün daha çıkmamıştı zaten. Ama sonra internette önsatışa sunulduğu an (gerçekten o an :D) sipariş verdim. Cumartesi elime geçti ve Pazartesi akşamı itibariyle de bitirdim. 

Biraz konusuna bakalım. Dünyada kan rengi farklı iki insan ırkı var. Kızıllar ve Gümüşler. Kanı kırmızı akanlar -aslında bakınca bu biz oluyoruz- hizmet etmek için doğuyorlar. Hak yok, özgürlük yok, karınlarını bile zor doyuruyorlar. Sadece çalışacaklar. Gümüşler de yönetici tayfa tabii, asiller falan. 

Ama sonra kızıllardan olan Mare, kendini bir anda sarayda buluyor. Ve sonra bir grup tarafından başlatılmış bir isyan. Kızıl bir şafak gibi yükseleceğiz. 



İşte böyle. Bence Kızıl Yükseliş'e benzemiyor. Ve kitap güzeldi. Gümüşlerin sahip olduğu bu iktidar, bu güç beni büyüledi :D Bu arada Gümüşlerin yetenekleri de var. Akıl okuma, bitkileri, ateşi, suyu falan kontrol etme. Bu olay beni Avatar'da da çok heyecanlandırmıştı. Doğrusu ben biraz havacıyım ama ateş... Ateşi kontrol edebilme fikri gerçekten müthiş. Ki şu cümleyi inanılmaz beğendim:

"Ben ne dersem, gerçek odur. Tüm dünyayı ateşe verebilirim ve buna yağmur diyebilirim."

Kitabın cildini falan konuşmaya hiç gerek yok zaten :D Kapağı çok güzel, o gri renk enfes. Kitaplıkta çok güzel duruyor :D Öyle işte yani, tavsiye ederim.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Kan rengi olayı güzeldi bence. Daha önce böyle bir distopya okumamıştık sanırım? 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Gayet sürükleyiciydi. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Çeviride hiç sorun görmedim, çok güzeldi.

Orijinal isim (%10): 5/5
Pegasus'ta bunu her zaman göremeyiz :D 

Güzel kapak (%5): 5/5 
Çok güzel. 

Final puanı: 4,2





22 Kasım 2015 Pazar

Zaman İpliği

Kitap Adı: Zaman İpliği
Özgün Adı: The Shock of the Fall
Kitap Yazarı: Nathan Filer
Çeviren: Murat Karlıdağ
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 320
Baskı Yılı: 2015


Size ne olduğunu anlatacağım çünkü ağabeyimi anlatmanın en iyi yolu bu. Adı Simon. Bence onu seveceksiniz ama birkaç sayfa sonra o ölmüş olacak. Ve bir daha asla eskisi gibi olmayacak.

Zaman İpliği... Garip bir kitaptı. Kitabı Matt'den okuyoruz. Kendi kitabını yazıyor. 9 yaşındayken abisine kaybetmiş ve bunun kendi suçu olduğunu düşünüyor. Bu kitabı da 19 yaşında yazıyor sanırım. Çok kötü bir hayatı var. 

Matt teşhisine sonlara doğru söylediği için spoiler olmasın diye ben de söylemeyeceğim. Ama kitabın gidişatından, Matt'in hikayesini anlatma tarzından bence ne olduğunu anlayabilirsiniz. Kitapla ilgili başka ne söyleyebileceğimi bilmiyorum. Kitap kötü değildi. Ama hayran oldum, çok etkilendim falan da diyemiyorum. 



Değişik bir şeyler okumak istiyorsanız, nasıl anlatayım bunu, dezavantajlı yerlerde yaşayan, kötü durumda olan birisini okumak isterseniz bu kitap tam sizlik. 

Bu arada kitabın formatını söylemeden geçemeyeceğim. Kitapta ara sıra çizimler var. Matt'in bahsettiği bazı şeylerin çizimleri. Bazen yazı stili de değişiyor. Mektup olduğunda ya da Matt'in daktiloyla yazdığı yerlerde farklı fontlar kullanılmış.Şimdi düşününce bunun Matt'in duygudurumuna göre değiştiği fikri geldi aklıma, ne kadar doğru bilemiyorum :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
İlginç bir konuydu gerçekten.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Akıcıydı.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Argolar falan güzel çevrilmiş :D

Orijinal isim (%10): 0/5
Maalesef :D

Güzel kapak (%5): 4/5 
Güzel kapak ya. 

Final puanı: 3,65

19 Kasım 2015 Perşembe

Dokuz Gün

Kitap Adı: Dokuz Gün
Özgün Adı: Burnt Paper Sky
Kitap Yazarı: Gilly Macmillan
Çeviren: Murat Karlıdağ
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 493
Baskı Yılı: 2015


Kitabı okurken yazının başına "Oh My God (bunu Friends'deki Janice'in sesiyle okuyun)" yazarım diye düşünmüştüm. Çünkü yazar kitabın başından itibaren sonda büyük bombalar patlayacak, çok şeyler olacak algısı veriyor. Ama ne yazık ki beklediğimi bulamadım :D

Kitabı iki kişiden okuyoruz. 8 yaşındaki oğlu kaybolan Rachel ve bu soruşturmayı yütüten polis Jim. Rachek ve oğlu Ben bir gün ormanda dolaşırken, Ben önden koşup salıncağa gitmek istiyor. Annesi de izin veriyor ve bir daha da çocuğu göremiyor.

Öncelikle kitabı okurken kaybolan bir çocuğun ülke çapında bu kadar ses getirmesine şaşırdım. Bütün polis teşkilatı ayağa kalkıyor, herkes bu çocuğu konuşuyor, bloglar falan açılıyor. Malum, Türkiye'de yaşıyoruz, her gün kaç çocuk kayboluyor? Ben en son böyle haber olan Pamir'i hatırlıyorum, ama o zamandan beri kaç çocuğun daha kaybolduğu belli mi? İnsan bu ülkede yaşayınca her yer böyle sanıyor :D



Öyle işte, kitapta aslında Ben'in aranma sürecini okuyoruz. Ara sıra kaçıncı günde olduğumuz hatırlatılıyor, kitabın adını zaten bu yüzden 9 gün yapmış yayınevi :D Yazar kitap için epey araştırma yapmış gibi, çünkü aralarda makalelerden, kitapçıklardan falan çocuk kaçırmayla ilgili alıntılar da var. Bunu sevdim.

Kitabın sonunda Ben'i kaçıran kişi hiç olamayacak biri çıkıyor evet ama bilmiyorum ben heyecanlanmadım. Kim olduğunu öğrenince "haa o muymuş ya?" falan deyip geçtim :D Başta yaratılan algı sebebiyle ben çok çok daha sansasyonel bir şeyler bekliyordum sanırım :D

Ama kitap akıcı gerçekten ve deli gibi merak ettiğim için dün yaklaşık 300 sayfa okuyarak kitabı bitirdim. Kitap güzeldi yani, öneririm.


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Güzeldi.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çok merak ettiğim için oldukça sürükleyiciydi.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 4/5
Bir sürü yazım hatası takıldı gözüme. 

Orijinal isim (%10): 0/5
Lütfen Yabancı da "orijinal ismi kullanmama" akımına kapılmasın. 

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapak çok güzel, ceket falan çok iyi. 

Final puanı: 4,1

15 Kasım 2015 Pazar

Ölmek İçin On Üç Sebep

Geleceği stop tuşu ile durduramazsınız. Geçmişi geri saramazsınız. Sırrı öğrenmenin tek yolu... play'e basmak.

Kitap Adı: Ölmek İçin On Üç Sebep
Özgün Adı: Thirteen Reasons Why
Kitap Yazarı: Jay Asher
Çeviren: Müge Atalay
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 302
Baskı Yılı: 2014


Biraz depresyondayım. Bir insanın ölümünü okumak kolay olmuyor. Kitap gerçekten etkileyiciydi, üzüldüm okurken. 

Olay şu: Hannah Baker ölmeden önce onu bu karara getiren şeyleri anlatmak için 7 kaset dolduruyor. Arkalı önlü yüzleriyle 13 kayıt. Ve 13 isim. Ona zarar vermiş, intihara sürüklenmesine bir şekilde katkıda bulunmuş 13 isim. Doğrusu isimlerden biri tam olarak bu sebeple listede değil. Ama bu hikayeyi o da dinlemeli.

Eğer bu 13 kişi, kasetleri posta yoluyla kendi aralarında dolaştırıp dinlemezlerse kasetin kopyalarının herkese dağıtılacağını da söylüyor Hannah. Yani ya dinleyip birini öldürmenin sorumluluğunu alacaksın ve diğerlerinin de almasını sağlayacaksın ya da yaptıklarını herkes öğrenecek.

İntihar konusu benim hep ilgimi çekmiştir. Hatta intihar riski olan/intiharı denemiş kişilerle çalışmak istediğimi falan düşünürdüm. Hayır, bunu yapamam sanırım. Artık ölmek isteyecek kadar kötü şeyler yaşamış insanları dinlemek çok zor olmalı. Ki bu kurgusal bir karakterdi. Bir de gerçeklerini düşünün.

Hannah kitap boyunca bazen gerçekten çok üzücü şeyler söylüyor. İnsanın içi parçalanıyor. Ve okurken şunu düşündüm: Acaba ben de dolaylı olarak bile olsa birinin kendisini öldürmesine sebep oldum mu? Çünkü bu kitapta Hannah'ya direkt olarak zarar vermiş kişiler olduğu gibi yaptığının hiç farkında olmayan insanlar da var.



Biz Hannah'nın kasetlerini Clay ile birlikte dinliyoruz. Çünkü sıra onda. Kasetlerin hepsini dinleyip bir sonraki kişiye postalaması gerekiyor. Clay'in durumu da çok kötüydü, dinlerken çok üzüldü. Ben üzüldüm falan. 

Ama kitap garip bitti. Mesela 13 kişi kasetleri dinledikten sonra ne yaptı? Bilmiyoruz. Birden ortaya Skye diye bir kız çıktı, Clay ile neler olacak? Bilmiyoruz. Yazar insanın içine oturacak şeyler anlatıp kaçmış. Bravo! :D

Kitabı bence okuyun. İntihar eden bir insanın beynine girin. Ama bana kalırsa zaten mutsuzken bir de bu kitabı okuyup iyice çökmeyin. Daha normal zamanlarda okuyun :D

Ben bu kitabı uzun zamandır merak ediyordum. Eren okuyup çok beğenmişti. Fuardan alınca bir takipçim de oku diye çok baskı yaptı, o yüzden iyice meraklandım :D Ben de beğendim. Bu kadar üzücü bir kitap ne kadar beğenilirse o kadar beğendim yani. Kitabı 24 saat içerisinde bitirdim zaten. 

Ne kadar karamsar bir yazı oldu ya :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok ilginç bir deneyimdi.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Sona gitmek birinin ölmesi demek olsa da akıcıydı.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Çeviri güzel. Ben baskıyı da beğendim.

Orijinal isim (%10): 3/5
Ben olsam sadece "13 Sebep" derdim ama "Ölmek İçin" demek daha çok sattırır tabii :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Güzel bir kapak. 

Final puanı: 4,8

14 Kasım 2015 Cumartesi

Ada (Nil, #1)

"Var olmayan bir adadan nasıl kurtulursun?"

Kitap Adı: Ada
Özgün Adı: Nil
Kitap Yazarı: Lynne Matson
Çeviren: Bige Turan Zoubakis
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 440
Baskı Yılı: 2015


"Tamam, İşte durum şu. Buraya ergenlik yıllarındayken, on üç on dokuz yaş arası bir yerde geliyorsun. Bir yılın var. Ya bir kapı yakalarsın ya da..." Durdu, safir gözleri alevler içindeydi, kendisi tutuşacak zannettim. "Ya da?" diye bastırdım. "Ölürsün." 

Dakikalar önce Ada'yı bitirdim. Çok güzeldi. Öncelikle şunu merak ediyorum, bu distopya yazarları çocuklardan ne istiyor? Açlık Oyunları, Labirent, Uyumsuz, Ender'in Oyunu... Sürekli çocukları garip dünyalara atıp, onların ölmelerini izliyoruz. Okuduğum kitapları ben de çok seviyorum ama bir yandan da psikopatça geliyor bana.

Bu kitapta olay şu: Solucan deliği gibi bir şey, dünyanın herhangi bir yerinde açılarak 13-19 yaş arası bir çocuğu alıyor ve var olduğu bilinmeyen, hiçbir haritada falan gözükmeyen Nil Adası'na atıyor. Bazen bu kapılardan hayvanlar ya da eşyalar falan da geçiyor. Ada'ya düşen çocuğun bir yılı var, tam 365 günü. Her öğlen vakti adanın herhangi bir yerinde açılan çıkış kapılarından birini yakalayıp geri dönmesi gerekiyor. Yoksa ölüyor.

Biz de hikayeyi bir gün kapıya yakalanan Charley ve adaya çok daha önce düşmüş olan Thad'in ağzından dinliyoruz. Thad'in son günlerini okumak müthiş heyecanlıydı, yazar delirtti resmen. Son sayfalar inanılmazdı.


Ama yazar kitabı sanki seri değilmiş gibi bitirdi. Yani olan oldu, öyle ucu açık bitmedi benim için. Diğer iki kitapta ne anlatacak gerçekten merak ediyorum. İkinci kitap Nil Unlocked ve üçüncü kitap Nil on Fire. İsimleri bile heyecan verici ama içeriğiyle ilgili hiçbir tahmin yapamıyorum.

Doğrusu Ada'yla ilgili merak ettiğim bazı şeyler var. Ada gerçekten ara sıra bahsi geçtiği gibi akıllı mı, yani çocuklarla oynuyor, olaylara müdahale edebiliyor mu? Ne zamandan beri var? Adaya niye soğukkanlı hayvanlar geçemiyor? Kapı olayı tam olarak nasıl gerçekleşiyor?

Böyle işte, kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Diğer kitapların ebooklarını hiçbir yerde bulamadım, bulsam okuyacağım :D Bulabileceğim bir site öneriniz falan varsa alırım :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Var olmayan ada, solucan deliği. Daha ne isterim :D 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çok akıcıydı.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Birkaç kelime hatası gördüğümü hatırlıyorum. Ama baskısı harika, Yabancı her seferinde kendisini aşıyor :D

Orijinal isim (%10): 0/5
Keşke orijinal isim olsaydı.

Güzel kapak (%5): 5/5 
Orijinal kapak ve çok güzel. Cildi de harika. 

Final puanı: 4,5


8 Kasım 2015 Pazar

Kuzey Işıkları: Altın Pusula (His Dark Materials, #1)

Kitap Adı: Kuzey Işıkları
Özgün Adı: Northern Lights
Kitap Yazarı: Philip Pullman
Çeviren: Sevin Okyay
Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 516
Baskı Yılı: 2005


Bu kitabı bana ask.fm'den ve instagram şiddetle önermişti biri. Çok güzel, kesinlikle okumalısın falan diye. Ben de kitap siparişime ekleyip almıştım ve ancak okuyabildim. Ama hiç de aynı fikirde değilim :D

Kurguda paralel evrenler var ama bu kitapta neredeyse hiçbir şey görmüyoruz. Kitabı beş günde bitirdim sanırım ve bu beş günde çok çok daha iyi şeyler okuyabilirdim. Kitapla ilgili en çok hoşuma giden şey cin olayı oldu. Bu dünyada herkesin bir cini var. Hayvan şeklinde oluyor ve biçim değiştirebiliyor. Ama tabii sosyal statüsü yüksek olan insanların cinleri de daha gösterişli oluyor. İnsanlarla cinler arasında garip bir bağlantı var, birbirlerinin duygu ve düşüncelerini anlayabiliyorlar ve birbirlerine yakın olmak zorundalar. Bir mesafe sınırı var, onu geçince ikisi de acı çekmeye başlıyor. 

Bu kitap bir açıdan Vatikan'ı rahatsız etmiş olabilir :D Malum, daha önce de Da Vinci Şifresi Hristiyanlığa saldırı gerekçesiyle yasaklanmıştı. Bu kitapta da kurguya uyması için İncil'in bazı ayetleriyle oynanmış. Örneğin cennetten kovulma hikayesi:

"Ve kadın ağacın iyi yiyecek verdiğini ve göze hoş geldiğini görünce, insanın cininin gerçek biçimini ortaya çıkarması istenecek bir ağaç olduğunu görünce, onun meyvesini aldı ve yedi, ve kocasına da onunla yesin diye verdi; ve o da yedi."

"Ve ikisinin de gözleri açıldı ve cinlerinin gerçek biçimlerini gördüler ve onlarla konuştular."



Kitapla ilgili beni rahatsız eden bir nokta da zaman. Kitabın hangi zamanda olduğunu anlyayamıyorsunuz. Garip saraylarda yaşıyorlar, kandille aydınlanıyorlar falan ama aynı zamanda pozitif bilimlerden de haberdarlar. atom altı parçacıklar, elektronlar falan da geçiyor. O yüzden garipti :D

Öyle işte. Kitapta sıkça bahsi geçen bir toz var. Bir gün bu toz, aurora da havada asılı bir şehri gösteriyor ve böylece paralel evrenler olduğu falan tartışılıyor falan filan :D Konu gerçekten ilgimi çekmedi, hiç içine almadı kitap beni. O kadar zaman harcadım, bari bitsin diye okudum yani.

Filmi varmış, yakın zamanda da dizisi çekilmeye başlanacakmış. Onları izlemek daha keyifli olur diye umuyorum.


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 3/5
Paralel evren fikri güzel ama heyecan verici bir kurgusu yoktu. Ama cin fikri gerçekten özgün ve güzel.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 3/5
Konu ilgimi çekmemesine rağmen çok kötü bir akıcılığı yoktu.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Birkaç yazım hatası gördüğümü hatırlıyorum ama emin olamadım :D Baskı falan güzeldi.

Orijinal isim (%10): 5/5
Altın Pusula ismi konunun neresinden bulunup da eklenmiş hiçbir fikrim yok :D Ama Kuzey Işıkları tam çeviri!

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapak gerçekten güzel

Final puanı: 3,4

5 Kasım 2015 Perşembe

Güz Okuma Şenliği | İlk Ay

Merhabaa,

Güz Okuma Şenliği'nde bu ay neler okumuşum, kaç puan almışım hemen bakalım. Turuncu isimlere tıklarsanız sizi kitabın yorumuna götürür.

5. Kategori (10 puan): Esas mesleği öğretmenlik olan bir yazardan bir kitap.
Okulu Yönetmek / Aytaç Açıkalın / Pegem Akademi / 184 sf.

7. Kategori (10 puan): Herkesin okuyup da sadece sizin okumadığınızı düşündüğünüz bir kitap..
Lola ve Komşu Çocuk / Stephenie Perkins / Yabancı / 320 sf.

8. Kategori (10 puan): Başkasının sizin için seçtiği bir kitap. (Bu kategoride tavsiyelerine güvendiğiniz ve tanıdığınız birine gidip ne okuyacağınızı sorabilirsiniz veya bir yakınınızdan kütüphanenizden okumanız için rastgele kitap seçmesini isteyebilirsiniz. Kendi kendine karar vermek yok).
Adınla Çağır Beni / Andre Acıman / Sel / 248 sf. (Eren önerdi :D)


9. Kategori (10 puan): Bir seriye ait bir kitap (Serilerin ilk kitapları kapsam dışı).
Harry Potter ve Melez Prens / J.K. Rowling / YKY / 596 sf.


10. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz bir yazardan/şairden bir kitap.
Bağışlanan Terapi / Irvin Yalom / Kabalcı / 268 sf. (Yalom'dan sadece Bugünü Yaşama Arzusu'nu okudum.)

18. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 30 puan, toplam 50 puan)İsminde zıt anlamlı kelimelerin olduğu iki kitap. (Örnek: Büyük Umutlar - Küçük Kadınlar; Denizin Altındaki Ada - Buzdolabının Üstündeki Kız; Kötü Saatte - İyi Kalpli Erendira)
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları / J.K. Rowling / YKY / 696 sf.

19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplam 60 puan): Eserlerini aynı dilde yazan üç farklı yazardan birer kitap.
Dil: İngilizce


Wonder / R.J. Palacio / Corgi / 336 sf.
Hayvan Mezarlığı / Stephen King / Altın Kitap / 398 sf.

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Yeni yazarları keşfetmek lazım. Kim bilir şimdiye kadar hiçbir kitabını okumadığımız ama çok seveceğimiz ne çok yazar var. Bir Türk kadın, bir Türk erkek, bir yabancı kadın, bir yabancı erkekten olmak üzere toplam 4 kitap okumanız gerekiyor.
Yabancı Kadın: Kördüğüm / Calia Read / Yabancı / 336 sf.

Yabancı Erkek: Cinayet Terapisi / Zygmunt Miłoszewski / Koridor / 378 sf.
Türk Kadın: 
Türk Erkek: Vitriol / Arda Öngören & Berk Yüksel / Altın Kitap / 304 sf.

21. Kategori (Her bir kitap 5 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 80 puan): 150 sayfadan kısa sekiz kitap.
Instagram kullanıcısı olanlar bilmiyordur belki. Instagramda her pazartesi #kisakitaplarfestivali adı altında kütüphanemizden 150 sayfadan kısa bir kitap seçip o hafta içerisinde okuyoruz. İki etkinliği kesiştirmek için bu kategoriyi koydum.
Fantastik Canavarlar Nelerdir Nerede Bulunurlar? / J.K. Rowling / YKY / 42 sf.

Epey kitap okumuşum değil mi? :D İşte puanlar!

Toplamda 4106 sayfa okuduğum için 41 puan
Toplamda 12 kitap ama bunlardan biri 21. kategoride. O yüzden 11*10=110+5= 115 puan
Ekstra puanlı kategorileri tamamlamadığım için ekstra puan yok :D

Böylece toplam puanım 156

4 Kasım 2015 Çarşamba

Kördüğüm (Fairfax, #1)

Kitap Adı: Kördüğüm
Özgün Adı: Unravel
Kitap Yazarı: Calia Read
Çeviren: İnci Nazlı
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 332
Baskı Yılı: 2015


Kitaba BA-YIL-DIM! Bu yazıyı fuardan önce yayınlıyorum ki hemen gidip alın :D Ben bu kitabı nerede kimde gördüğümü hatırlamıyorum. Ama bir ara bir yerlerde görmüşüm ve okumak istiyordum. Geçenlerde D&R indiriminde görünce de öyle arka kapağını falan okumadan aldım. Sonra kitabın arka kapağını okuyunca akıl hastanesi falan, tamam dedim ben bunu severim :D Ama yine de böyle bir şey beklemiyordum. 

Kitabın kapağından mıdır bilmem, aklımda şöyle bir izlenim vardı: Biraz erotik, bad boy'u olan, klişelerle dolu, en fazla vasatın üstü sıradan bir young adult kitabı. ALAKASI BİLE YOK! İçinde sık sık seks sahneleri var o ayrı ama kitap gerçekten çok güzel.

Bir kere kitap çok akıcı. Hayatımda okuduğum en akıcı kitaplardan biri. Ben son 130 sayfayı 60-70 dakikada falan bitirdim. Neredeyse dakikada iki sayfa okutuyor yani :D Vakit ayırırsanız 2-3 saatte çok rahat biter. Konu çok ilgi çekici.



Naomi'ye bir şeyler olmuş ve akıl hastanesine kapatılmış. Biz olaya buradan başlıyoruz. Sonra yeni gelen psikiyatrist ikna edince Naomi hikayesini anlatmaya başlıyor. Hikaye gerçekten çok ilgi çekici. Araya başka bölümler girince sinir oldum, bir an önce öğrenelim şu kızın olayını diye :D

Hikayeden hiç bahsetmeyeceğim, bence en baştan kendiniz keşfetseniz daha çok keyif alırsınız. Şunu itiraf etmeliyim, sondaki o bomba gerçek ortaya çıkmadan birkaç sayfa önce ben olduğunu anladım. Ama kitap gerçekten hiçbir şey kaybetmedi. Yazar size o kadar aksiyonu yüksek bir sahnede veriyor ki bir an kalıyorsunuz. Tam o anda Naomi'nin söylediği ve benim bayıldığım bir cümle var. Keşke paylaşabilsem ama spoilerın dibi olur :D

Böyle işte, kitabı gerçekten çok beğendim. Arkadaşlarıma falan önerdim hemen. Buradan da herkese öneririm. Bilmiyorum, olaydaki o teknik detayı bilmiyorsanız tahmin etmeniz çok çok zor bence. Tama daha fazla konuşmayacağım :D

Kitabı okuyanlar lütfen yorum yapsın, bu kitabı çılgınca birileriyle tartışmak istiyorum :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzeldi ya.

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Tüm zamanların en akıcı kitaplarından biriydi benim için.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Kitabın baskısı çok güzel. Çeviride de bir sorun yoktu. 

Orijinal isim (%10): 0/5
Ucundan falan yakalar mı diye düşünüyorum ama sanmıyorum :D

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kitabın bilgilerinde kapak fotoğrafının bir web sitesinden alındığı yazıyor. Nasıl bu kadar uygununu bulabildiler bilmiyorum ama Naomi bir ara kendini tam öyle bir su damlası olarak tanımlıyor. 

Final puanı: 4,5