19 Mayıs 2014 Pazartesi

Kör Baykuş

Öncelikle hepimizin başı sağolsun. Hepsinin mekanlarının cennet olmasını ve #Soma'nın suçlularının bir an önce bulunup yargılanmasını diliyorum.

Ayrıca 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'mız da kutlu olsun. Ülkemizin kurucusu ulu önder #MustafaKemalATATÜRK'ü unutturmaya çalışanların da tarihe gömülüp yok olmasını temenni ediyorum.

Şimdi gelelim yazıya...

Yazımı geciktire geciktire bugün yazıyorum. Aslında kitabı bitireli bir hafta oldu, hatta şu an okuduğum Fahrenheit 451 bile bitmek üzere. Belki akşama doğru da onu yazarım. 

İnstagram'da Kör Baykuş resimlerine bakarken şöyle bir yazı buldum ve çok hoşuma gitti:

"Baykuşların gözleri neredeyse hareketsizdir ve bir yere bakmak isterse kafasını çevirmek zorundadır. Kafalarını yatay olarak 270 derece, yukarı ve aşağı 180 derece döndürebilir. Birçok baykuşta yaklaşık bir göz büyüklüğünde kulak delikleri bulunur. Zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla avın yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek  duyarlılıktadır. Başının arkasında belirgin gözleri bulunan taklit bir yüz bulunur. Bu da düşmanlarını caydırır. Bazı türlerde vücut ağırlığının yüzde beşini gözler oluşturur. Eğer bu oran insanlarda da geçerli olsaydı hepimiz greyfurt büyüklüğünde gözlere sahip olurduk." 

(Bu güzel yazı için banu_kryl'e teşekkürlerimi sunuyorum.)

Kitaba gelecek olursak, hiçbir şey anlamadım. Sadık Hidayet için İran edebiyatının Kafka'sı diyorlar, kitabı öve öve bitiremiyorlar. Hatta bu kitap üzerine yazılmış bir makale bile buldum. Sanırım ben bir şeyler kaçırıyorum :D 

Kitabı sıkılmadan okuduğumu söylemek istiyorum. Her ne kadar kendini tekrar eden olaylar olsa da ortada ilgi çekici bir konu var, ama neyin gerçek neyin rüya/hayal olduğunu ayırt etmek çok zor. Zaten ben bu tür kitapları çok okuyan biri değilim, o yüzden de anlamakta zorlanmış olabilirim.

Normalde kitapta bir şeylerin altını çizmeyi hiç ama hiç sevmem. Okuduğum kitapların ilk günkü gibi el değmemiş görünmesini severim ben. Ama bu kitapta dayanamayıp altını çizdiğim bir kaç cümle oldu:

"Çünkü ne malım var kadıya yedirecek, ne dinim var şeytana verecek."

"Ne de kendisiyle Arapça konuşmamız gerekli tek kudretli, yüce ve mutlak varlık karşısında dürüst ya da hilekar olmak beni etkilemedi."

"Ölüm olayı aslında korkunç bir şey; ya öldüklerini kavrayanların hissettikleri?"

(Güzel cümlelerin altını çizme olayına pek aşina olmadığım için çok edebi şeyler yakalayamamış olabilirim :D Ama okuyunca vaay dediğim bir kaç cümle işte)

Ne desem bilmiyorum ama anlaşılmaz da olsa sanki Sadık Hidayet'in tarzında beni çeken bir şeyler var. Sanırım hem yeni kitaplarını alacağım hem de Kör Baykuş'u bir kez daha okuyup anlamaya çalışacağım.

Herkese keyifli okumalar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder