19 Mayıs 2016 Perşembe

Yaşam ve Ölüm

Kitap Adı: Yaşam ve Ölüm
Özgün Adı: Life and Death
Kitap Yazarı: Stephenie Meyer
Çeviren: Özlem Sakin
Yayınevi: Epsilon
Sayfa Sayısı: 432
Baskı Yılı: 2016


Bu kitabı ilk yazıldığı zaman görmüştüm ben. Ve tabii ki çok heyecanlanmıştım. Defalarca Amazon'da falan sepetime attım ama 3. dünya ülkesi olduğumuz için buraya shipping parası kitaptan pahalıya patlıyor :D Sonra tesadüfen gördüm, Epsilon sessiz sedasız çevirmiş kitabı. Hemen aldım tabii ki! Hemen! :D

Bu kitapta Alacakaranlık'ın 10. yıl dönümüne özel olarak Bella'nın anne ve babası hariç tüm karakterlerin cinsiyetleri değiştirildi ve hikaye yeniden yazıldı. Yazar o kadar titizlikle uğraşmış ki, sadece birkaç sahnede gözüken öğretmenlerin cinsiyetleri bile farklı. Yani bu kez erkek insan, kadın vampire aşık oluyor! Bunu duyduğum andan itibaren yeni karakterler için çok heyecanlıydım. 

Bella'nın erkek hali Beau karakterini çok sevdim. Gerçekten! Yüzlerce kitap okudum ama ilk kez bir karakterle kendimi özdeşleştirebildim. Çok güzeldi. Kitabın her şeyi tek kelimeyle harikaydı!

Özellikle Alice'in erkek halini çok merak ediyordum. Alice benim Cullen ailesinden en sevdiğim karakterdir. Archie! Çok eğlenceliydi. 



Ama şu eleştiriyi de yapmalıyım, bence karakterler oturmamıştı. Yani, belki özgün hikayeyi bildiğimizdendir ama kitabı okurken Beua'nun bir erkek, Edtyhe'in bir kadın olduğunu unutmak çok kolaydı. Yazar cinsiyetlerle oynarken biraz da karakterlerin kişilikleriyle de oynamalıydı bence. Ama o zaman da hikaye bozulurdu. Ama mesela Edtyhe yine hesap ödeyen, koruyup kollayan, Beau üşüyünce çıkarıp fularını veren bir karakter olunca kadın olarak çok canlandıramadım gözümde :D 

Ben kitapta sadece cinsiyetlerin değiştirildiğini sanıp öyle okumaya devam ediyorum. Bir anda kurgu değişmeye başladı. Ben şok! Yazar kitabın sonunu değiştirmiş! Yepyeni bir son yazmış. Hem çok zor hem de çok güzeldi. Yani spoiler olacak diye söyleyemiyorum ama bir sahneyi okumak çok zordu, üzücüydü. Ama ben bu sonu da çok sevdim. 

Öyle işte, bu yazı sonsuza kadar devam edebilir. Alacakaranlık benim ilk okuma deneyimlerimdendir ve en sevdiğim seridir. O yüzden yeri bende ayrı. O yüzden bu kitabı nasıl hayranlıkla okuduğumu bilemezsiniz. Çok özlemişim! :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok güzeldiiiiiii. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
Çok akıcıydı tabii ki :D

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 3/5
Çok yazım hatası vardı ya, biraz aceleye gelmiş herhalde :D

Orijinal isim (%10): 5/5
Orijinal isim!

Güzel kapak (%5): 4/5 
Ya kapağın üstüne barkod ve fiyat koymasalarmış iyiymiş :D

Final puanı: 4,85


15 Mayıs 2016 Pazar

Bir Başına

Kitap Adı: Bir Başına
Özgün Adı: The Only Ones
Kitap Yazarı: Aaron Starmer
Çeviren: Belgin Selen Haktanır
Yayınevi: Doğan Egmont
Sayfa Sayısı: 330
Baskı Yılı: 2011


Şu an fark ettim ki kitap 2011 basımıymış, epey eski :D D&R'ın indiriminde görüp almıştım çünkü hem kapağı oldukça güzel hem de konu ilginç. Bir gün dünya üzerindeki herkes bir anda kayboluyor. Sadece bir avuç çocuk kalıyor, artık hiç yetişkin yok. En sevdiğim konu :D

Ama kitabı okurken beni pek açmadı. Uzun süre bu kitabın amacı ne, olay ne falan diye düşündüm durdum :D Ama sonuna gelene kadar! Çünkü sonunu çok beğendim. Ne olduğunu söylemem ama ben bu konuyu çok seviyorum. Bence ne olduğunu anlayanlar olabilir :D 



İnsanların bir anda neden ortadan kaybolduğunu ve neden o çocukların kaldığını o kadar güzel açıklıyor ki bayıldım. Hele ki Martin'in annesinin kayboluşu! Tek kelimeyle BAYILDIM! 

Kitapla ilgili başka ne söyleyebilirim bilmiyorum. Dediğim gibi o sonu kitabın puanının yükselten en önemli etkendi. Yoksa çok daha düşük bir şeyler görecektiniz aşağıda :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5
Daha önce kıyamet senaryoları okuduk, ama sonundaki olayla birleştirmesi güzeldi. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Güzeldi.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 3/5
Birçok yazım hatası takıldı gözüme. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Orijinal isim!

Güzel kapak (%5): 5/5 
Kapağını çok sevdim ben.  

Final puanı: 4,1


8 Mayıs 2016 Pazar

Endgame: Çağrı (Endgame, #1)

Kitap Adı: Endgame: Çağrı
Özgün Adı: Endgame: The Calling
Kitap Yazarı: James Frey & Nils Johnson Shelton
Çeviren: Uğur Mehter
Yayınevi: Pena
Sayfa Sayısı: 552
Baskı Yılı: 2016


Bu kitapta ilk çıktığından beri gözüm vardı çünkü zaten inanılmaz ilgi çekici konusunun yanısıra bir de kitabın tamamı gerçek bir bulmaca içeriyor. Dünyanın herhangi bir yerinde, bir kasanın içinde 500.000 $ duruyor, bulmacayı ilk çözen paranın sahibi olacak. Ama 2 yıldır kimse çözemedi :D

Kitabın konusuna bakacak olursak şöyle: Yaratılışla ilgili bildiğimiz hiçbir şey doğru değil. Aslında dünyayla ilgili de neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Çok az insan gerçeği biliyor. Evrim yok, doğal seleksiyon yok. Bunların hiçbiri doğru değil. Gök İnsanları, Yaratıcılar, bir sürü isimleri var. İnsanlığı onlar yarattı, şu ana kadar yaptığımız her keşif, sahip olduğumuz her türlü teknolojik gelişme onların işi. Bizi köle olarak kullanmaya devam etmek için. 

Ve zamanı geldiğinde, insan ırkı dünyayı çok kötü kullandığı için Endgame başlayacak. Binlerce yıldır bu oyuna hazırlanan, 12 soydan gelen 12 oyuncu Oyun'a başlayacak. Ve yalnızca biri kazanacak. O kazandığında, onun soyu hariç dünyadaki tüm insanlar ölecek ve dünya yenilenmek için zamana sahip olacak. İşte şimdi, oyun başladı! 3 anahtarı ilk bulan kazanacak!



Şu yaratılışla ilgili "Gök İnsanları bir hayvanın gözüne baktı ve ona bilinç verdi." gibi bir cümle vardı ve tek kelimeyle hayran oldum! :D Konu falan mükemmel ya, gerçekten beni çok heyecanlandırıyor. Her zaman böyle komplo teorilerini, hem yaratılış hem de dünyanın sonuyla ilgili böyle çılgın fikirleri okumaya bayılmışımdır. O yüzden bu kitaba da bayıldım :D 

Kitabı sevmeyenler de olmuş ama ben gerçekten çok sevdim. Benimle benzer bir okuma zevkine sahipseniz bu kitabı kesinlikle öneririm. Okuması çok keyifli ve oldukça sürükleyiciydi benim için.


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Çok iyiydi.  

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 5/5
İnanılmaz akıcıydı. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Çeviri güzeldi, hatta başta bulmacayı bozmamak için ölçü birimlerinin aynen bırakıldığı notu vardı. Böyle özenilmesini çok beğendim. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Orijinal isim!

Güzel kapak (%5): 4/5 
Kapakta pek bir şey yok ama rengini seviyorum :D 

Final puanı: 4,95

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Kırık Kalpler

Kitap Adı: Kırık Kalpler
Özgün Adı: The Book of  Broken Hearts
Kitap Yazarı: Sarah Ockler
Çeviren: Bilge Begüm Büyüksaraç
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 350
Baskı Yılı: 2015


Bir kız hiç olmadık bir erkeğe aşık olur. Sonra erkek de ona aşık olur ya da zaten aşık olduğu ortaya çıkar. Bir süre dillere destan bir aşk yaşarlar. Böyle birbirlerinin içine düşerler, sarmaş dolaş falan. Sonra bir olay olur ve kızla erkeğin arası açılır, bir süre görüşmezler. Sonra dünyadaki en medeni insanlar olarak bir araya gelir, konuşur, sorunları çözerler. Mutlu son.

Gerçekten sıkılmadık mı artık bu klişelerden? Bu türün yazarları ya gerçekten başka bir şey üretemiyorlar ya da bu konu çok tuttu falan sanıp hep aynı şeyi yazıyorlar. Bakın yukarıda hiç karakter adı vermedim. İsimleri siz seçin. Lola ve Cricket. Isla ve Josh. Ya da bu kitaptaki gibi Jude ve Emilio olsun. 

Neyse ki kitapta Alzheimer'lı baba ve İspanyolca gibi özgün detaylar vardı da kitabı biraz kurtardı. Daha önce hiç Alzheimer'lı bir karakter okumamıştım. Bu yüzden babayı okumak ilginçti. Alzheimer benim en çok korktuğum hastalıklardan biridir. O yüzden etkileyici ve üzücüydü. 



Bir de karakterler İspanyolca bildiği için araya bazı kelimeler ve cümleler sıkıştırıyorlardı İspanyolcadan. Benim gibi yabancı dil manyağı biri bundan ne kadar keyif almıştır tahmin edebilirsiniz bence :D

Öyle işte, başka ne söyleyebilirim bilmiyorum. Artık kendine güvenen bir yazarın çıkıp farklı bir şey ortaya koyması lazım bu türde. Yoksa sonsuza kadar aynı şeyleri okuyup duracağız. Ki ben bir tane daha böyle bir kitap okumak istemiyorum artık. Elimde böyle çıkacağını düşündüğüm kitaplar var, o yüzden onları uzuun bir süre erteleyeceğim. 

Bundan önce de benzer birkaç şey okuduğum için keskin bir tür değişikliği yapmaya ihtiyacım var. Bir süre kendimi bilimkurguya, fantastiğe falan vereceğim :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 2/5
Klişeee :D Ama dediğim gibi özgün detaylar vardı. 

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Akıcılık güzeldi ya, bir sorun yoktu. Kitap kendini okutuyor, onda bir şey yok, ama konu aynı. 

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 5/5
Güzeldi. 

Orijinal isim (%10): 2/5
Kırık Kalpler Kitabı aslında.

Güzel kapak (%5): 5/5 
Yabancının güzel tasarımlarından biri daha. 

Final puanı: 3,2


1 Mayıs 2016 Pazar

İlahi Komedya - Cehennem (La Divina Commedia, #1)

Kitap Adı: İlahi Komedya - Cehennem
Özgün Adı: Comedia - Inferno
Kitap Yazarı: Dante Alighieri
Çeviren: Feridun Timur
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 299
Baskı Yılı: 2013


Ben bu kitabı yıllar önce Dan Brown'dan Cehennem'i okuduğumda almıştım. Çünkü Brown, o kitabın sıkça atıflar yapıyordu hem bu esere, hem de bu eseri konu alan tabloya. Ama malum destandır, Dante'dir, bana ağır gelir diye bir türlü elim gitmiyordu. Sonra Arşiv'i okurken oradaki karakter bu kitabı okuyordu. Ben de dedim, hadi bir cesareti okuyayım :D

Kitabın bendeki edisyonunun hem iyi hem de kötü yönleri vardı benim için. Okurken biraz sıkılsam da, iyi yönlerinden biri, kitabın başında Dante'nin hayatı, eserleri ve özellikle bu eseri neden yazdığıyla ilgili yaklaşık 50-60 sayfalık bilgilendirmeler vardı. Ben mesela, bu eseri neden yazdığını bilmiyordum. 

Dante, gençliğinde, kendinden bir yaş küçük birine aşık oluyor: Beatrice. Şu an bu eseri elimizde tutmamıza sebep olan, belki de Dante'yi bu kadar büyük bir yazara dönüştüren kadın. Beatrice genç yaşta ölünce Dante'nin ızdırapları başlıyor ve o kadına yakışır, unutulmayacak bir eser yazacağına söz veriyor.

Böylece bu eser çıkıyor ortaya: Cehennem, Araf ve Cennet. Dante aslında kendi eserine yalnızca Komedya diyor. Comos (köy, kasaba) ve oda (manzume) sözücklerinden oluşan, bir çeşit "halk türküsü" demek Komedya. Ama daha sonra, tanrısal konuları ele aldığı için Boccaccio tarafından İlahi Komedya olarak adlandırılıyor. 

Dante böyle bir ahiret yolculuğuna çıkmaya karar verdiğinde, bunun için dönemin papası tarafından Jübile yılı ilan edilen 1300'ü seçiyor. Cehenneme olan yolculuğu 8 Nisan gecesi başlayıp 9 Nisan gecesi son buluyor. Bu yolculukta ona Latin şairi Vergilius rehberlik ediyor.



Öncelikle biraz Cehennem'in yapısına bakalım. Dante, Cehennem'ini dar ucu aşağı bakan bir huni şeklinde tasvir ediyor. Bu Cehennem'de iç içe 9 daire var. Her bir dairede belirli günahlar var. 

Cehennem'e girmeden de bir avlu var, ki burasını çok sevdim. Çünkü burada "korkaklar" bulunuyor. Hayatları boyunca ne iyiye ne kötüye karışmış oldukları için cehenneme olduğu kadar cennete girme imkanınından da yoksun bırakılmışlar. Yaşarken pasif kaldıkları için, iyi ya da kötü hiçbir görüşü benimsemedikleri için, sonsuza kadar bir bayrağın peşinden koşmakla cezalandırılıyorlar.

Cehennem'in yapısına geri dönelim. İç içe geçmiş 9 dairede çeşitli günahkarlar bulunuyor. Huninin dar ağzına inildikçe, yani daireler daraldıkça, işlenen günahlar ve verilen cezalar büyüyor. 7. daireden itibaren de günahlar alt başlıklara ayrılıyor ve bu dairenin kendilerine ayrılan hendeklerde cezalandırıyorlar.

  1. Daire: Paganlar ve kafirler
  2. Daire: Şehvet Düşkünleri
  3. Daire: Oburlar
  4. Daire: Cimriler ve Savurganlar
  5. Daire: Hiddetliler ve Öfkeliler
  6. Daire: Sapkınlar
  7. Daire: Saldırganlar
  8. Daire: Hileciler
  9. Daire: Hainler
Benim en çok dikkatimi çeken ilk daire oldu. Çünkü buradaki insanların tek suçu Hristiyanlıktan önce yaşamış olmak ya da Hristiyan olsalar da vaftiz olmamış olmak. Bu insanlar bitmeyen bir Tanrı özlemi ile cezalandırılıyorlar.

Kitabın edisyonundan bahsetmiştim, benim için en kötü yanı çok fazla dipnot olması. Bazı sayfalarda sayfanın yarısından fazlası dipnotlardan oluşuyordu. Evet, kitapta açıklanması gereken çok fazla şey var. Ama bu kadar çok dipnot akıcılığı öldürüyordu. İki üç kelimede bir aşağıya git, dipnotu oku şeklindeki rutin insana ne okuduğunu unutturuyor. Belki her sayfa altına değil de en sona konabilirdi, bilemiyorum.

Ama ne kadar dipnot olsa da kitapta çok fazla sembolik anlam var. Zaten eser üzerine yazılan sayısız tezlerden, incelemelerden de bunu anlayabiliriz. Kaldı ki hala bazı kısımlarda Dante'nin aslında ne demek istediği ile ilgili uzlaşma sağlanamamış. Bu eseri hakkıyla okuyabilmek için çok sağlam bir tarih, mitoloji ve İncil bilgisi olması gerektiğine inanıyorum.

İsmi geçen çoğu kişiyi tanımasam da benim de tanıdığım isimler vardı elbet :D Kleopatra'yı, bazı papaları, Sezar'ı öldüren Brutus ve Cassius'u ve Büyük İskender'i çeşitli suçlardan dolayı cehennemde görmek garipti. Kitapta çok iyi tanıdığımız ve adını zikredersem çok büyük tartışmalar doğurabilecek iki isim daha gözüküyor Dante'nin Cehennem'inde ama onlardan bahsetmeyeceğim. Okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır bence. 

Sanırım söyleyebileceklerim bu kadar. Elimden geldiğince detaylı bir inceleme yazabilmeye çalıştım. Elbette bu kitabı hakkını vererek okuyamadığımın farkındayım, bunun yanından bile geçememişimdir :D Sonuçta Dante bu! Dün düşündüm de, bana göre zaten destan okumaya, böyle kült eserler okumaya başlama kitabı gibi bir şey de söz konusu değil. Hepsi sembolik anlamlarla dolu, derin, ağır ve baba eserler zaten :D

Ama kitabı okumaktan mutluyum, Dante'nin günahlara bakış açısı, cehennem için seçtiği günahlar, cehenneme koyduğu ünlü insanlar güzeldi. Hakikaten üzerine yüzlerce sayfalık incelemeler yazılacak bir kitap yani bu, ki ben sadece Cehennem'i okudum. Bunun daha Araf ve Cennet'i var :D

Bitirmeden önce bir de Sandro Botticelli'nin La Mappa Dell'Inferno tablosuna bakmanızı öneririm. Tablo, Cehennem'in haritası olarak çizilmiş. Büyüterek inceleyebilirseniz her daireyi ve orada bulunan günahkarları görebilirsiniz.

Son olarak, benim gibi kurgu okumaya alışmış iseniz bu kitap sizi de zorlayacaktır. Dediğim gibi dipnotlar meselesi nedeniyle de eğer farklı baskılarını bulabilirseniz onları tercih etmenizi önerebilirim. Aşağıda gördüğünüz puanın da Dante'ye ve Cehennem'e değil, elimde bulunan baskıya verildiğini hatırlatmak istiyorum :D

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5
Burada Dante'yi değerlendirme hadsizliğinde bulunmayacağım tabii ki :D

Sürükleyici/Akıcı olma (%45): 2/5
Dipnotlar benim için akıcılığı çok etkiledi gerçekten.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5): 3/5
Yazım hataları gördüm. 

Orijinal isim (%10): 5/5
Orijinal isim. 

Güzel kapak (%5): 3/5 
Ortalama bir kapak.

Final puanı: 3,45